Selanik göçmeni bir ailenin çocuğu olan İhsan Aybakar, 1892 yılında İstanbul’da dünyaya gelir. Babası sarayda berberlik yapan İhsan, bu sayede saraya bağlı tamirhanelerde çıraklık eğitimi almaya ve teknik becerilerini geliştirmeye başlar. Genç yaşta evlenen İhsan Aybakar, evlendikten kısa süre sonra eşinin hastalığı nedeniyle Ankara’ya göç etmek zorunda kalır…
Ankara’da kendi becerilerine uygun bir iş bulamayan İhsan Aybakar, küçük bir makine alarak kendi atölyesini kurmaya karar verir. Genç İhsan atölyesini açtığında takvimler Türkiye’nin Cemiyet-i Akvam’a, yani, Milletler Cemiyeti’ne üye olduğu Temmuz 1932’yi göstermektedir.
İhsan Aybakar, tarihi Hamamönü Mahallesi’nde açtığı bu mütevazı atölyede Singer dikiş makinelerinin tamir işlerini yaparak çalışmaya başlar. Dikiş makinesi tamirinde başarılı olan İhsan Aybakar, kısa sürede işlerini büyütür ve kağıt kesme makineleri üretimine başlar. Türkiye’nin ilk kağıt kesme makinelerini üretmeye başlayan firma, bu alanda pek çok ilke imza atar. Bir gün yolunuz Rahmi Koç Müzesi’ne düşerse, müzede bulunan Türkiye’nin ilk nostaljik matbaa atölyesini ziyaret edin; 1977 yapımı Aybakar kağıt kesme makinelerinden birini görebilirsiniz.
FERRUH AYBAKAR İLE İŞLER BÜYÜYOR
Kağıt kesme makinesi üretiminin başladığı yıllarda İhsan Aybakar’ın oğlu Ferruh Aybakar dünyaya gelir. Küçük yaşlardan itibaren babasının yanında çalışmaya başlayan Ferruh Aybakar, zeki ve becerikli bir çocuktur. İşi çabucak kavrar ve babasıyla birlikte uzun yıllar kağıt kesme üretimine devam ederler. Baba oğlun birlikteliğinde en dikkat çeken noktalardan biri fiziki farklılıklarıdır. İhsan Aybakar’ın ufak tefek yapısına karşın Ferruh Aybakar çok iri yarı bir gençtir. İhsan Aybakar alacaklı olduğu firmalara oğluyla birlikte gittiğinde, firma sahipleri “Abi biz borcumuzu ödeyecektik” gibi şakalar yaparlarmış. İhsan Aybakar 1965 yılında yönetimi oğlu Ferruh Aybakar’a bıraksa da, vefat ettiği 1997 yılına kadar hep işin içinde olmaya devam eder. 1965 yılında yönetimi Ferruh Aybakar’ın devralması firma için dönüm noktalarından biri olur. Firma bu tarihten itibaren hızlı bir gelişim sürecine girer. 70’li yılların ortalarına gelindiğinde ise firma, bugün dünyanın tanıdığı un fabrikası üreten Aybakar markası olma yolunda ilk adımı atar. Un fabrikası makinelerinin hala yurt dışından ithal edildiği 70’li yıllarda, Ferruh Aybakar’a değirmen makinesi yapmaları yönünde teklifler gelmeye başlar. Sektördeki büyük açığı gören Ferruh Aybakar, 1975’te ilk değirmen makinesini yapar. Bu tarihten itibaren hem matbaa, hem de un fabrikası makineleri üretimi birlikte sürdürülür. İşlerin büyümesiyle birlikte Büyük Sanayi’ye taşınırlar. Firmanın sürekli büyümesi sonucu bu tesis de yetersiz gelir. 1983’te bugün halen üretimin sürdüğü Akyurt’taki fabrikaya taşınan firma bir süre hem Akyurt’ta hem de Büyük Sanayi’de çalışmalarına devam eder. İlerleyen zamanda bütün iş Akyurt’taki fabrikada toplanır.
80’li yıllarda matbaa ve un fabrikası makineleri üretimi hızlanır. Yıllar geçtikçe, yapılan makine ve çalışan işçi sayısı da artmaya devam eder. Bazen işler o kadar yoğunlaşır ki hem işçiler hem de Aybakar ailesi çoluk çocuk fabrikada sabahlar. İşlerin büyümesinde Ferruh Aybakar’ın ileri görüşlü hamleleri ve kişilik olarak sevilen biri olmasının etkisi büyüktür. Ferruh Aybakar gerek çalışanları, gerek müşterileri tarafından sevilen ve sayılan biridir. Çalışanları ile ağabey-kardeş ilişkisi kuran Ferruh Aybakar; yeri geldiğinde çalışanları için kız istemeye de gider, düğün dernek yapmayı da bilir. Hatta bugün montaj hattında görevli bir çalışanın telefon hattı hala Ferruh Aybakar üzerinedir…
FEDAKAR EŞİN, İŞE SAHİP ÇIKTIĞI YILLAR
Ferruh Aybakar’ın ansızın vefat ettiği 1992 yılı, Aybakar ailesi ve şirket için üzüntü ve zorluklarla dolu bir yıldır. Ferruh Aybakar’dan sonra firmanın yönetimini eşi Hatice Aybakar üstlenir. Hatice Aybakar yönetiminde üretim teknolojisini artıran firma, mevcut üretimine 1995 yılına kadar devam eder. Fakat 1995 yılına gelindiğinde, iki farklı işi aynı anda yürütmek yerine bütün ağırlığı tek bir iş koluna verme kararı alınır ve matbaa makinesi üretimine son verilir. Sadece un fabrikaları için makineler üreten Aybakar firması, bugün 30’a yakın ülkeye makine satan ve anahtar teslimi un fabrikası kuran, 120 çalışanıyla bir dünya şirketi halini alır.
Türkiye’nin dışa açılmaya başladığı 90’lı yıllarla birlikte Aybakar da ihracata yönelir. Bugün Paraguay’dan Güney Afrika’ya, Amerika’dan Orta Doğu’ya kadar geniş bir coğrafyaya makine satan Aybakar, ihracat rakamları açısından Türkiye’nin ilk dört firmasından biri. Son beş yılda yıllık ortalama yüzde 35 büyüyen firma üretiminin yüzde 95’ini ihraç ediyor. 2012’de Ankara’nın en çok ihracat yapan KOBİ’si olan Aybakar, en çok vergi veren üç KOBİ arasında bulunuyor.
Arap dünyasında iyi tanındıklarını ve Ortadoğu’nun pek çok bölgesinde ofis açtıklarını belirten Mustafa İhsan Aybakar, özellikle Irak’ta üç ofisleri bulunduğunu ve Irak pazarının yüzde 85’ine hakim olduklarını söylüyor. Mısır, Suriye ve İran’da da ofisleri bulunan firma, Suriye ile Türkiye arasında yaşanan kriz nedeniyle Suriye ofisini kapatmak zorunda kalmış. Türkiye’nin komşu ülkelerle yaşadığı krizlerden olumsuz etkilendiklerini belirten Hatice Aybakar; Irak hükümetinin, bakanlarına hiçbir Türk firmasına ihale verilmemesi yönünde genelge gönderdiğini bu nedenle çalışmalarının aksadığını söylüyor.
ŞİRKETE ADANMIŞ HAYATLAR
Aile şirketi olan Aybakar, Hatice Aybakar ve çocukları Filiz, Sinan ve Mustafa İhsan Aybakar yönetimde yoluna devam ediyor. Hatice Aybakar’ın bir kardeşi firmanın sekreterliğini üstlenirken bir diğer kardeşi de lojistiğe bakıyor. Şirketin finans müdürü de Hatice Aybakar’ın kuzeni. Aile şirketi olmaktan mutlu olduklarını belirten Hatice Aybakar, bu sayede firma içinde herhangi bir güven sorunu yaşamadıklarını ve aile şirketi olmanın avantajını kullandıklarını belirtiyor. Üçüncü kuşağın yönetici pozisyonlarına yükselmesi firmanın gelişimine olumlu katkı sağlamış.
Doğdukları günden itibaren fabrika ve iş ortamında büyüyen çocuklar, firmanın ihtiyaçları doğrultusunda eğitimlerini tamamlayarak görev almaya başlamışlar. “Bizim hiç kariyer planlamamız olmadı.” diyen Mustafa İhsan Aybakar şöyle bir örnek veriyor: “Annem Tunus’ta katıldığımız bir fuarda tercüman yüzünden sorun yaşadı. Fuardan döndükten sonra ilk işi bana Fransızca eğitimi aldırmak oldu. Yani ilkokulun son sınıfındayken, Tunuslu bir tercüman annemi kandırmaya çalıştığı için Fransızca eğitim veren bir okula yazıldım. Kardeşlerimle firmamız için okuduk.”
Kardeşlerin en büyüğü olan Filiz Aybakar, Harward Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra şirketin Orta Doğu operasyonlarının sorumluğunu üstlenmiş. Irak, İran ve Suriye’deki ofisleri de yöneten Filiz Aybakar, yılın ortalama dokuz ayını Bağdat’ta geçiriyor. Dünyanın dört bir yanında makinelerinin çalıştığını belirten Filiz Aybakar, bu yüzden çalışma saatlerini soranlara “24 saat” diyor. Ailenin ortanca çocuğu Mustafa İhsan Aybakar ise University of Ottawa’da mühendislik eğitimini tamamladıktan sonra şirkete dahil oluyor. Bugün hem üretim hem de projelerden sorumlu teknik müdür olarak görev yapan Mustafa İhsan Aybakar, “Ben altı yaşındayken de buradaydım. Okuduğumuz dönemde de yaz tatillerimiz fabrikada geçiyordu. Başlarda soförlük yapıyor, getir götür işlerine bakıyordum. Zamanla kademe kademe yükseldik. Bundan dolayı yaptığımız işi hepimiz iyi biliyoruz.” diyor. En küçük kardeş Sinan Aybakar ise Bilkent Üniversitesi Ticaret ve Yönetim Bölümü’nden mezun olduktan sonra firmada görev almaya başlamış.
Aybakar’ın Orta Doğu coğrafyasında etkin olması Irak’ta Birleşmiş Milletler için kurdukları un fabrikası ile başlıyor. O dönem Irak yönetimi ambargodan dolayı kendi parası ile mal alamaz durumda. Ancak Birleşmiş Milletler’in kurduğu fon üzerinden bu alımları yapabiliyor. Irak hükümeti traktör alacak olsa bu fona başvuruyor ve fonun uygun bulduğu firmalardan birini seçerek ancak mal alabiliyor. Standartları oldukça yüksek olan Birleşmiş Milletler fonu, yapılması gereken bir un fabrikası için Aybakar’ın Ankara Akyurt’taki fabrikasında neredeyse bir ay kalıyor ve makineleri cıvatalarına kadar inceledikten sonra olur veriyor. Bu iş firmayı epeyce uğraştırsa da çok önemli bir deneyim oluyor. Bu işten sonra Irak pazarında büyüyen Aybakar bugün Irak pazarının yüzde 85’ine hakim durumda.
Aybakar için güven ve müşteri memnuniyeti her şeyden önce geliyor. Fabrikanın idari ofisleri hala ilk günkü şekliyle duruyor. Bu durumun kendileri için avantaj olduğunu belirten Mutafa İhsan Aybakar, “Ticarette güven çok önemli. Dedemin zamanından kalan masalar ve mobilyalar Aybakar’ın bir geleneği olduğunu ve bu geleneğin devam ettiğini gösteriyor. Bu yüzden ofis bölümünü hiç yenilemedik” diyor.
Aybakar’a duyulan güvenin en önemli faktörlerinden biri de müşteri memnuniyeti. Kullanım ömrü uzun makineler üreten firma, aradan ne kadar süre geçmiş olursa olsun müşterisine destek olmayı bilmiş; Paraguay’a 25 yıl önce sattıkları bir makinenin yedek parçasını 3 bin dolara tekrar üretip, 1000 dolara müşteriye göndermek pahasına olsa da…
Bugün 12 bin metre kare kapalı alanda faaliyetlerine devam eden Aybakar, 30 farklı ülkede anahtar teslimi projelere imza atan bir dünya firması konumunda.