Yapabileceğimiz şeyleri yapmaya başlarsak, kendimizi hayretler içinde, bırakacak sonuçlar alırız’
TOHAMAS EDİSON
İlk çağdan günümüze değin insanoğlu, tarihsel gelişim sürecinde birçok aşamalardan geçmiştir. Geçtiği her aşamada, zorluklar ve mücadele ile elde ettiği değerler, bir sonraki gelişimin doğmasına vesile olmuştur. Bunları yaparken insanın tüm kaynaklarını (içsel ve dışsal) başarmak istediği hedefe yönelttiği, sonuç odaklı mücadele sürecine motivasyon diyebiliriz. Bu kavramı istek, isteklendirme, coşku, heyecan olarakta adlandırabiliriz. Çözüm odaklı sonuçlarda motivasyon gereklidir.
Bir organizasyonun en değerli sermayesi çalışanlardır. Bu sermayenin yöneticiler tarafından en verimli şekilde kullanılması gerekir. Başarılı bir yönetici elemanlarını kullanarak, istenen sonuçlara istenilen zamanda ve en az maliyet ile ulaşan yöneticidir. Motive edebilmek için onlara güven, cesaret ve ilham verilmelidir. Daha iyi çalışmaları için mantıklı gerekçeler yaratarak, çalışanların kendilerini önemli ve iyi hissetmeleri sağlanmalıdır. İnsanlar eğer herhangi bir şeyi yapmaları ve başarmaları için geçerli bir sebep göremiyorlarsa demotive olmuşlardır. Moralsiz ve demotive olmuş bir ekibin başarı elde etmesi çok zordur. Yöneticilerin amaçlarından biriside yüksek moralli ve iyi motive edilmiş ekipler oluşturmaktır. Yöneticiler sonuçlarla değerlendirilir. Sonuçlara sadece iyi motive edilmiş ekiplerle ulaşılır.
İhtiyacın insanları motive ettiği tezi birçok motivasyon teorisinin temelini oluşturur. Modern toplumlarda çalışanların yeme, içme ve barınma gibi temel ihtiyaçları karşılanmaktadır. Bununla beraber iş güvenliği, iyi bir gelir düzeyi, uygun çalışma şartları gibi orta düzeyli gereksinimlere ihtiyaç duyarlar. İnsanlar genellikle ihtiyaçlarının tatmini için motive olurlar. Bunun gibi ihtiyaçların göz ardı edildiği kurumlarda uzun süreli çalışmazlar. Yüksek düzeyli ihtiyaçlar ise daha uzun süre insanları motive eder. Bu tür ihtiyaçlar belli bir guruba ve sosyal statüye dahil olma, hayatını kontrol edebilme, kendi kendini gerçekleştirme ve birey olarak taktir edilmedir. Unutmayalım ki taktir edilme ve övgü kuvvetli bir motive etme aracıdır.
Motivasyon teorilerinin en esaslısı ‘beklenti teorisi’dir. Performans; ceza veya ödül. Eğer belli derecedeki bir performans belli bir şekilde ödüllendirilirse, ozaman çalışanda aynı derecede performans göstermek için motive olacaktır. Motivasyon insanları harekete geçiren bir güçtür. Bir kurumda bulunan herkes birbirini motive eder. Patron yönetici, yönetici ekip, zinciriyle birbirlerini motive etmeye ihtiyaç duyarlar. Günümüzde birçok kurum, ekip çalışmasını standart çalışma modeli olarak uygulamaya başlamıştır. Düz yönetim şeklinden, çalışanın birden fazla patrona (patron ve ekip lideri) rapor verdiği, matris yönetim şekline geçilmiştir. Bu durum motivasyonu daha etkili kullanmayı gerekli kılmıştır.
Motivasyon konusu çok geniş ve uzun olmakla beraber kısaca özetlemek gerekirse, motivasyon: ilk insandan günümüze değin her alanda kullanılan etkin bir yöntem olmuştur. Futbol takımları, ordular, kitleler, şirketler vb. birçok kurum motivasyonu kullanarak önemli başarılar elde etmişlerdir. Dozajı iyi ayarlandığı sürece her zaman faydalı olmuş bir yöntemdir. Büyük İskender motivasyonla, Yunanistan’dan Hindistan’a uzanan fetihlerde on binlerce askerini yıllarca savaştırmış ve tarihte eşi görülmemiş zaferler elde etmiştir. Gandi milyonları motive ederek harekete geçirmiş, silahsız direnişi zaferle taçlandırmış ve Hindistan’ın özgürleşmesini sağlamıştır. Henry Ford’un çalışanlarını o güne değin hiç uygulanmamış bir ücret politikasıyla motive ederek büyük başarılar elde etmiştir. günümüzde her patron ve yöneticinin şirketi için en büyük sermaye olan çalışanlarını, başarmada mutlak etkisi olan motivasyon silahıyla donatmalıdır. Hele hele hiçbir maliyeti olmayan küçücük bir taktir ve gülümseme çok büyük değerlere dönüşürken…