Risk nedir? Risk hedeflerimize ulaşmamızı etkileyen iç ve dış kaynaklı tüm olayları tanımlar.
Risk iyi yönetilirse fırsata dönüştürülebilir. Kontrol edilemez ise tehdit unsuru olarak karşımıza çıkar. Genellikle üzerinde çok fazla durulmayan bir nokta; riskin kazanç sağlamak için bir araç olarak kullanılıyor olmasıdır.
İş dünyası, risk alan kişilerin başarı öyküleri ile doludur. “RİSK” ve “KAZANÇ” birbirlerini tamamlayan kavramlardır. İş yaşamımızda başarının anlamı; doğru yerde, doğru risklerin alınması ve bu risklerin kazanca dönüştürülmesidir.
Hiç risk almayan kişi belki acı ve üzüntülerden korunabilir ama gelişemez, öğrenemez ve olgunlaşamaz. Küçük adımlarla uçurumların üzerinden atlayamayız, doğru. Ama risk alma kabiliyetinin ilk adımı farkındalık ve aksiyon alma ile başlar. Elbette bin bir dert içerisinde küçük konuları önemsiz görebilirsiniz ama izleyici olmak yerine hayatın içine ve kendisine katıldığınızda fark yaratmaya başlayacaksınız.
Risk almak, belirsizliğin içerisine geleceğe inançla adım atmak demektir. Sonucu ne olursa olsun, risk alarak adım attığınızda başarının temel anahtarı olan bir şey kazanırsınız; “Deneyim”. Farklı insanlarla birebir çalışarak edindiğim iş tecrübelerim ışığında deneyimin birçok noktada kitaplardan öğrenilenden daha kıymetli olduğunu gördüm.
İngilizce ’de güzel bir deyim var “Borrowed wisdom” yani “Ödünç alınacak erdem” olarak mı çevirebiliriz tam olarak ya da “Taşıma suyla değirmen dönmez” mi demeliyiz bilemiyorum. Ama hayat “Borrowed wisdom” ile bir noktaya götürür insani, ayrışmak ve başarılı olmak için tutku ve en iyisini arama azmi, risk alma kabiliyeti ile desteklemeliyiz.
Başarısız olmaktan korkmamanız gerekir. Başarısızlık öğrenme sürecinin kaçınılmaz bir parçasıdır. Edison’un güzel bir sözünü paylaşmak istiyorum. “Başarısız olmadım, sadece çalışmayan on bin yol buldum”. Her halükarda yeni bir alana veya projeye başladığınızda bazı şeyleri yolda tecrübe ederek öğreneceğinizi bilerek yola çıkmanız gerekiyor.
Ölçülü risk almak sizi her zaman olabilecek senaryolar içerisinde en iyisine götürür; zararın azına, kârın fazlasına…
Kendi bakışı ve yaratıcılığını hayata ve işine döken insanların çok başarılı olduğunu gördüm. Bununla birlikte yine bu insanların ortak bir değeri olarak en iyisi olmaya, en iyisini yapmaya odaklandıklarını ve bu konuda sınırsız bir enerji ve azim sahibi olduklarını gördüm. Bu azim mükemmeliyeti arama azmidir.
Dışa açık ve öz güvenli bir yaklaşım ile hem yaptığınız iş ile alakalı referansları ve eko sistemi yakından tanımak ve izlemek için aktif olmamız hem de farklı alanlardaki iyi fikirlerden kendi alanımızdaki yenilikler için ilham aramanız gerekiyor. Her yeni güne başlarken, “bunu daha iyi nasıl yapabilirim? Kafamdakini yaptıklarımla nasıl daha iyi ifade edebilirim?” diye sormak çok önemli. Eğer bir işveren veya bir takım yöneticisi iseniz, iş arkadaşlarınızın “Daha fazlasını başarmak için ne yapmalıyım ?” diye sormaya cesaretlendirmenizi öneririm. Bunu yapan ve fark yaratanları da ödüllendirmek ve sürekli iyileşerek yollarının en tepeye kadar gittiğini hatırlatmak gerekir.
Sıra dışı başarı gösteren insanların yaptıkları iş ne olursa olsun, onu tüm yönleriyle düşündükleri, araştırdıkları ve sonsuz bir merak ve motivasyon ile bütünsel ve sürekli olarak ele aldıklarını gördüm.
Son olarak meşhur bir olaydan alıntı yaparak yazımı sonlandırmak istiyorum.
ODTÜ İşletme bölümü Stratejik Yönetim dersinde hoca tek soruluk bir sınav yapmaya karar verir. Tam da dersin adının hakkını vererek tahtaya “Risk nedir?” yazar. Bütün öğrenciler canhıraş bir şekilde kâğıtlarını doldurmaya çalışırken içlerinden bir tanesi sınav kâğıdına sadece “Risk budur!” yazar. Tahmin ettiğiniz gibi bu zekâ dolu cevaptan sonra sınavdan bir tek bu öğrenci en yüksek puanla geçer not alır.