Bu dönemde gerçekleşen ve tarihimize ‘93 Harbi’ olarak geçen ‘1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ sonunda Osmanlı Devleti, Bulgaristan’ı iç işlerinde bağımsız bir prenslik olarak tanımak zorunda kalır. Böylece binlerce Müslüman Türk ailesinin topraklarından sürgün edildiği bir süreç başlar. Bulgaristan’ın Vidin şehri dolaylarında yaşamakta olan İğrek ailesi de sürgün edilen Türk ailelerinden biridir…
Her şeylerini Vidin’de bırakarak İstanbul’a göç eden İğrek ailesi, öncelikle Silivri civarına yerleşir. Büyüyünce kundura tamircisi olacak olan Dikici Yaşar Usta da Silivri’de dünya gelir. Yaşar Usta henüz çocuk yaşlarındayken aile ikinci bir göç ile Bursa’ya göç eder, şu anki İvazpaşa Semti’ne yerleşirler. Her şeyini geride bırakarak önce İstanbul’a oradan da Bursa’ya gelmiş olan aile sıkıntılar içinde yaşam mücadelesi verir. Bir evin iki erkek kardeşi olduğu için küçüğün askere gitme zorunluluğu olmamasına rağmen Yaşar İğrek askerlik hizmetinden kaçmayı düşünmez ve yaşamının neredeyse 20 yılını cephelerde geçirir. Arada bir evine gelse de yeni bir savaş çıkınca yine cepheye koşar ve ancak 40 yaşında Bursa’ya “terhis” olarak geri dönebilir.
TÜRKİYE’NİN İLK SARI (BRONZ) DÖKÜM USTALARIYLA YETİŞİR
Bursa’da kundura dikiciliği yapmaya başlayan Yaşar İğrek bir süre sonra Memduha Hanım ile evlenir ve 1921 yılında bu evlilikten Ali Osman adında bir çocukları olur. Ali Osman’ın doğumundan kısa bir süre sonra Memduha Hanım vefat eder. Daha sonra bir kez daha evlenen Yaşar İğrek’in Fatma Hanım ile olan bu evliliğinden de Kemal ve Zehra adında iki çocuğu olur. Kemal İğrek yıllar sonra Bursa’nın ilk makine mühendislerinden, Çemtaş şirketinin kurucularından ve Bursa Milletvekillerinden olacaktır. Babasıyla birlikte büyüyen küçük Ali Osman ilkokul yılları sırasında kundura işinde çalışarak ve bunun yanında çeşitli başka işler de yaparak babasına yardım eder, ailenin geçimine katkıda bulunur, fakat kundura dikiciliği işinde gelecek yoktur. İlkokulu bitirdikten sonra Faytoncular Hanı’nda bir dökümcü ustasının yanına çırak olarak girer. Yanında çalıştığı ustası döküm işini Ermeni ustalardan öğrenmiş ilk Türk nesil sarı döküm ustalarındandır. Ustasının yanında bir süre çalışan Ali Osman İğrek, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte genç yaşta askere çağrılır. Çanakkale civarında çok zor şartlarda ve yokluklar içinde tam dört yıl askerlik yapar.
USTASININ YARDIMIYLA KENDİ DÜKKÂNINI AÇAR
Dört yıl sonra döndüğünde yine ustasının yanında çalışmaya başlar ve 1946 yılına kadar birlikte çalışırlar. 1946 yılında ustası Ali Osman İğrek’e hayatı boyunca unutmayacağı bir iyilik yapar. Dükkân tutması için gereken parayı verir, tutacağı dükkânı söyler ve bir de müşteriye gönderir kendisini. Böylece ustasının yardımıyla 1946 yılında Eski İpek Hanı’nda kendi dükkânını açar. Penceresi dahi olmayan bu 40 metrekarelik dükkânda portakal sandığından tezgah yapar kendine. Sarı döküm ustası olarak çalışmaya başlayan Ali Osman İğrek, bronz malzemeden evler için musluklar, ütüler, çaydanlıklar, kapı kolları döker. Zaman ve sanayi ilerledikçe o dönemin makinecileri için torna, freze, tekstil makinaları parçaları ve buhar vanaları da döker. Bu arada Saadet İğrek ile evliliklerinden 1950 yılında kızları Memduha, 1951’de de oğulları Orhan İğrek dünyaya gelir. İlk oğlu Orhan İğrek büyüdüğünde Berlin Teknik Üniversitesi Metalurji Bölümü’nden yüksek mühendis olarak mezun olur ve 1980 yılında baba ocağına dönerek çalışmaya başlar. 1955 yılında da üçüncü çocuğu, ikinci oğlu Murat Kamil İğrek dünyaya gelir. Lise eğitiminin ardından üniversite eğitimini de Bursa İktisadi İlimler Akademisi’nde tamamlayan M. Kamil İğrek, 1976 yılında mezun olmasına rağmen liseyi bitirdiği gibi babasının firmasında fiilen çalışmaya başlamış, önemli sorumlulukları yüklenmiştir bile.
MARANGOZ MAKİNELERİ İMALATIYLA BÜYÜRLER
İlk dükkânındaki ilk on yılını tamamlayan, dökümcülük işlerinin arttığı bu dönemde Ali Osman İğrek o dönem ülkenin önemli ihtiyacı olan “Marangoz Makinaları” üretimine başlama karar verir ve hızla ilerler. Dökümlerini kendi dökmeye devam ederek, talaşlı imalat ve montajını da kendi atölyesinde yapmaktadır. Bursa’ya ilk freze tezgahını getiren kişi olur. Ayrıca kayışlı sistemden şanzımanlı sisteme geçen ilk tornayı da yine o getirir. Bir süre sonra atölye yetersiz kalır, Santral Garaj bölgesinde bir yer alınır ve burada inşaata başlanır. Tam bu sırada 1958 yılında meşhur Bursa Kapalı Çarşı Yangını gerçekleşir. Bir iki önemli malzemesini kurtarabilen Ali Osman İğrek yeni inşaatın henüz açık olan çatısını da hızla kapatır ve 200 metrekarelik yeni atölyeye geçilir. Bu taşınmasında yaşadığı ferahlığı rahmetli “-Sanki kendimi Merinos Fabrikası’na taşınmışım gibi hissediyordum” diyerek dile getirirmiş. Bu dönemde marangoz makineleri imalatı da iyice hızlanır. Önce müşterilerin istekleri doğrultusunda eskiden ağaçtan olan marangoz makinelerinin bazı parçaları demirden ve dökümden yapmayla başlayan süreç, bir süre sonra Ali Osman İğrek kendi makinelerini yapmaya başlatmıştır. Şerit testere ve planya tezgâhını imal etmeyi seçer ve aynı zamanda döküm işine de devam eder. Üretim kapasitesinin ve talebin artmasıyla birlikte mevcut üretim alanı da yetersiz hale gelir. 200 metrekarelik alanda başlayan üretim zaman içinde genişleterek 550 metrekareye yaymıştır. Santral Garaj’ın oradaki işyerinde çalışırken bir yandan da firmanın şimdi bulunduğu Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yeri alır ve 1973 yılında temel atar. 1976 yılında yavaş yavaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yerlerine taşınmaya başlarlar. Bu dönemde İğrek Makina anonim şirket olur. 1980’lere gelirken çalışan sayısı 40’ı geçmiştir ve ayda 30 makine üretilmektedir. Türkiye’nin en eski marangoz makinesi üreticilerinden biri olan Ali Osman İğrek, müşteri taleplerine göre makine ürettiği için bize makineciliği müşteriler öğretti der. İğrek Makina’nın hızla geliştiği bu dönemde bazı olumsuzluklar da yaşanır. Özellikle 1975 yılında DİSK’le yaşanan sendikal sorunlar yetişmiş personellerinin çoğunu kaybetmelerine neden olur.
MAKİNE ÜRETİMİ BIRAKILIR VE DÖKÜMCÜLÜK BAŞLAR
İğrek Makina firması 1980’li yıllardan itibaren ülke çapında artan düşük kaliteli ürünler ile rekabet zorluğu nedeniyle prestij kaybı riskine girmeyerek marangoz makinesi üretiminden üzülerek vazgeçer ve ana meslekleri olan dökümcülüğe yönelmeye başlar. Saatte 50 kilo saat ergitme kapasitesine sahip Endüksiyon Ocağı (elektrik ile ergitme teknolojisi) ile başlayıp, daha sonra 250 kilo eriten bir ocağa geçerler. Sonra saatte 500 kilo eriten, ardından da saatte 3 ton eriten ocaklar alırlar. Kapasiteyi yavaşa yavaş artırarak, nihayet bugün toplam saatte 40 ton ergitme kapasitesine ulaşılmış. 1990’lı yılların başında otomotiv sac şekillendirme sektörü için kalıp üretimine başlanması, İğrek Makina için dönüm noktası olur. Bu sayede hızla gelişmeye başlayan şirket, 1990-2000 yılları arası, yeni döküm teknolojilerinin üretime katıldığı ve sürekli olarak gelişme yaşanan yıllar olur. Avrupa’da kapanan kalıp fabrikalarından tezgahlar satın alırlar ve dünya standartlarında bir talaşlı imalat atölyesi de kurarlar. İğrek Makina bugün otomotiv sektörünün ihtiyaç duyduğu kalıp üretiminde lider firmalar arasında yer alıyor. Öyle ki Ferrari araçlarının son 10 yıldaki yeni modellerinden pek çoğunun kalıplarını İğrek Makina dökmektedir. İğrek Makine 2000’li yıllarda müşteri talepleri doğrultusunda strafordan modelleme de yapabilen entegre bir tesis halini alır. Model yapan, yaptığı modeli döken ve dökümün işlemesini de yaparak montaja hazır halde sunan entegre bir yan sanayi kuruluşu haline gelir.
ÜÇ KUŞAK BİR ARADA
2000’li yıllar İğrek Makina’da üçüncü kuşağın iş başı yaptığı yıllar olur. 2003 yılında Osman Fatih İğrek, 2007 yılında Fulya İğrek ve son olarak 2008 yılında Merve İğrek firmada iş başı yaparlar. Böylece üç kuşak birlikte çalışma fırsatı bulur. 2007 yılına gelindiğinde kurucu Ali Osman İğrek 86 yaşında vefat eder. Vefat ettiği güne kadar işlerin içinde olan Ali Osman İğrek çocuklarına ve torunlarına yol göstermeye devam eder. Dedelerinden çok şey öğrendiklerini söyleyen O. Fatih İğrek, “Bizim işler ister istemez elinizi ayağınızı kirletir. Genç yaşlarında eli yüzü kirlice eve dönerken bundan utanan çalışanlarımıza dedem, ‘Biz sizin yaşınızdayken işimiz, gücümüz var hem de tornacı çırağıyız diye ahaliye karşı elimizin kirini gururla gösterirdik’ der gülerdi” diyor. Babasının çok ileri görüşlü bir insan olduğunu belirten M. Kamil İğrek ise, “Mühendislik okuma hevesi ile yanıp tutuşan iyi bir öğrenciydim fakat babamın isteği üzerine işletme tahsili görmem ve onun yanında kalmam çok önemliymiş. O yıllarda çektiğimiz sıkıntılar bize iyi birer sanayici olma yolunda çok değerli tecrübeler kattı. Babamın davranış biçimlerini gözlemleme fırsatım oldu. Küçük yaşlardan itibaren çok önemli dersler aldım kendisinden. Vefat ettiğinde 51 yaşımdaydım, o güne kadar stajım devam etmiştir.” diyor. Dedeleri ve babalarının tecrübeleriyle büyüyen üçüncü kuşak şu an idari işlerin önemli kısmını üstlenmiş durumda. O. Fatih İğrek’in üretim sorumlusu olduğu firmada, Fulya İğrek pazarlama ve planlama, Merve İğrek ise finans ve idari bölümlerin yöneticiliklerini üstlenmiş durumda.
2000’li yıllarda önemli bir gelişme fırsatı yakaladıklarını belirten Kamil İğrek, ”Uzun yıllar yüzde 42’lik kurumlar vergisi ödedik. 2002 yılında kurumlar vergisinin yüzde 20’lere inmesiyle birlikte pek çok şirket yatırım yapma fırsatı elde etti. Teknolojiye yatırım yapma fırsatı buldular. Bu ağır vergiler yüzünden resmi çalışan sanayiciler uzun sure yerinde saymıştı. Bence devletin bu hatalı vergi politikasını değiştirmesi bir devrimdir. Son yıllarda devletin sanayicinin yanında olduğunu görmeye başladık.” diyor.
İğrek Makina 2011 yılında alınan bir kararla uzun yıllar hayali kurulan bir CNC işleme tezgahı üretimine başlamış. Bu makine Türkiye’nin ilk 180 ton ağırlığında, 13 metre uzunluğunda tamamen döküm malzemeden üretilmiş köprülü tip CNC tezgâhı olacak. İğrek Makina önümüzdeki dönemde büyük kapasiteli dik torna tezgâhları üretimine de başlanmak üzere çalışmalara devam ediyor. Şu an 40 bin metrekare kapalı, 10 bin metrekare açık olmak üzere toplam 50 bin metrekare alanda çalışmalarını sürdüren İğrek Makina, 125 çalışanı ile model, döküm, işleme ve montaj hizmetleri veren üç şirketten oluşuyor.
Kaynak: Makine İhracatçıları Birliği Moment Expo Dergisi