Alkolizm; ileri dönemlerinde karaciğer, sinir sitemi, kalp ve damar sistemine zarar veren ve ölümle sonuçlanabilen; yüksek dozda ve çok sık alkol tüketenlerde görülen genetik biyokimyasal bozukluktur.
Çok trajik bir tanımla olaya girdiğimin farkındayım ama sevgili okuyucularım; zevk, neşe, eğlence ve kederde alınan alkolün sınırı çizilmezse maalesef çok kötü sonuçlar ortaya çıkabilir. Devreye genetik faktörler girdiğinde ise çok daha dikkat edilmesi gerekmektedir. Alkolizm devamlı olarak, kendisine ve çevresine zarar verecek derecede bol miktarda alkol alınmasıyla gelişir. Sosyal, ekonomik, psikolojik ve fiziksel zararlarıyla kötü sonuçlar doğurur.
Alkol bağımlılığında davranış değişikliği; kişide kendini kaybetme ve hakimiyetini kullanamamaya kadar gider. Kişi artık alkolsüz yaşayamaz duruma gelir. Alkolizmin tanımı kişiden kişiye göre değişse de ortak nokta alkolün esiri olması ve psikolojisini de bozarak çevresini ve en önemlisi ailesini de huzursuz ederek her yönden zarar vermesidir.
“Alkolik bir insanı tedaviye razı etmek çok zordur”
Afyon bağımlılığından tek farkı tek dozla ölüme sebebiyet vermemesidir. Afyon tek dozda
ölüme sebep olabilir. Alkolik bir insanı tedaviye razı etmek çok zordur. Çünkü hastalığını ve içtiği alkolü inkar eder. Tedaviye başvuranlar genellikle artık dibe vurmuşlardır. Sağlığı, ailesi, mesleği ,sosyal yaşamı büyük kayıplar vermiş ve çaresiz duruma düşmüşlerdir. Bu duruma düşmeden önce kesinlikle tedaviyi kabul etmezler.
Alkol tedavisin önemli özelliği yoksunluk belirtileri kalktıktan sonra başlar. Burada ekip tedavisi şarttır ve tedavi hastanın ihtiyaçlarına göre seçilmelidir. Tedavi uzun süreli izleme gerektiğinden kişi hastanede kalsa bile sonraki hayatında da izlenmesi ve düzenli aralıkla görüşmelere çağırılması gerekmektedir.
İnsanlar neden içki içer sorusunu sorduğumuzda: En çok zevk almak, eğlenmek ve efkarını dağıtmak amacıyla içtiğini söylerler. Bu sosyal içicilik alkol tüketimini artırarak alkolizmin ilk basamağını oluşturur.
Diğer sayıda konuyu irdelemeye devam edeceğiz.