Son zamanlarda adını yaşadığı ekonomik kriz ile duyduğumuz Portekiz’den bahsetmek istedim bu sayıda. Babam “toprakla suyun buluştuğu her yer güzeldir” der. Portekiz’de bu yerlerden biri. Akdeniz’in suyuna dokunmadan Akdenizli olmuş insanları oldukça samimi ve güler yüzlü… Yüzyıllar öncesinde kaşiflere yurtluk yapmış bu topraklar. Portekizliler “Şu an küçük bir ülkeyiz ama dünyanın yarısını Portekizli denizciler keşfetti” diyor ve haklı bir gurur yaşıyorlar. Başkent Lizbon, ülkenin en büyük şehri yaklaşık bir milyon nüfusa sahip. Her yer buram buram tarih kokuyor. Burayı diğer tarih dolu şehirlerden ayıran özellik yapıların çok kültürlü bir tarza sahip olması. En büyük sebebi geçmişte çok gezip gören kaşiflerin ülkelerine farklı kültürleri taşıması olabilir. Lizbon’da ilk göze çarpan tarihi yapı: Torre de Belem. Bu kule, Vasco da Gama anısına inşa edilmiş. Vasco da Gama “Keşifler Çağı”nda yaşamış önemli kaşiflerden biridir. Avrupa’dan çıkıp doğrudan Hindistan’a ulaşan ilk denizcidir. Portekizliler için denizcilik öylesine mühim ki bu kulenin biraz ilerisinde “Kaşifler Anıtı” var Lizbon’un Belem semtinde. O kadar fazla kaşifi var ki; bu ülkenin adına hatırı sayılır güzellikte bir anıt yapılmış. Şehir merkezinde trafiğe kapalı bir cadde var. İçinden sarı tramvayların Lizbon tepelerine tırmandığı… Cadde boydan boya kilim gibi dokunmuş taşlarla döşenmiş. Caddenin girişinde oldukça heybetli bir kapı var. Böylesine zarif, tarih kokan bir şehrin böylesine zarif bir giriş kapısı olması tabiî ki tesadüf değil. Bu cadde üzerinde keyifle yemek yiyebilir, sevdiklerinize Lizbon’a ait birkaç hatıra alabilirsiniz. Bu caddenin ara sokaklarından birinde Santa Justa Asansörü farklı bir mimari örneği daha sunuyor. Yüz yıldan fazla zamandır hizmet veren asansör şimdilerde Lizbonlulardan çok turistlere hitap ediyor. Lizbon’a gidip “fado” dinlememek olmaz. Bunun için en popüler yer “Alfama” Bölgesi. Fado, denize çıkan denizcilerin ardından söylenen türkülerdir. Deniz, Portekizliler için geçmişte çoğu kez mezar olmuş bir olgu. Aylarca, yıllarca sevdiklerini bekleyenler ağıt yakar gibi “fado” söylemişler. Alfama bölgesinde birçok yer var “fado” dinleyebileceğiniz. Omuzlarına bir şal atıyorlar söylerken, bir de mikrofon kullanmıyorlar. Bu çok daha samimi bir his uyandırıyor. Gelmiş geçmiş en iyi “fado” sanatçısı ise Amalia Rodrigues… Öyle ki ölümüyle birlikte Portekiz’de ulusal yas ilan edilmiş. Avrupa Birliği üyesi olan Portekiz’in para birimi Euro, nüfusu yaklaşık 10 milyon ve GSMH 237,9 milyar USD. Başlıca ithalat ve ihracat yaptığı ülkeler: İspanya, İtalya, Fransa, ABD, Almanya’dır. Başlıca ithal ettiği ürünler ise gıda, tekstil ve kimyasal ürünlerdir. Türkiye’nin bu sektörlerde gelişmiş olduğunu göz önünde bulundurursak Portekiz’in ithalat yaptığı ülkeler arasında olmamız için bir sebep yok. Ancak son dönemlerde ekonomik dar boğaza girmesi ticari hayatın zayıflamasına sebep olmuştur. Portekiz; doğasıyla, mimarisiyle, insanıyla şahsına münhasır bir ülke. Tek komşu İspanya ondan daha cazip bir yer gibi dursa da Portekiz, mütevaziliğinden geri planda kalıyor.