Yaşadığımız gezegende her şey, uygun bir orantı, uygun bir doz ve uygun bir ölçek ile ayakta kalabilir. Canlılarda varlıklarını bu temelde sürdürürler. Zehirlerden panzehire, sorunlardan çözüme kadar birçok alanda bu formül geçerlidir.
Doğanın var olan oranlarıyla oynadığımızda doğal afetlerle karşılaşır, bunun olumsuz ve ağır bedellerini ödememiz kaçınılmaz olur. Seller, erozyonlar, tusunamiler, kuraklık ve benzeri birçok doğal felaketin yaşanmasına oransal ölçek ve dozla oynamamız neden olur. Konumuz tabiat olaylarını irdelemek olmadığı için, yaşamsal ve sosyal iş alanımıza yansımasını irdelemeye çalışalım.
Yaşam için temel gereksinim duyduğumuz her şey, dozaj aşımında tehlikeli bir zehire dönüşür. ‘’Her şeyin fazlası zarardır’’ sözüde bunu çok güzel ifade etmektedir.
İş dünyasında toplantılar gereklidir ve can alıcı öneme sahiptir. Fakat gereğinden fazla toplantı verimsizliğe, dakikaların tutulduğu ve saatlerin kaybedildiği bir etkinliğe dönüşür.
Mümkün olduğunca sadeleştirmeye yönelik çabalar, dozaj aşımında basitleşmeye dönüşür, Ciddiyetini yitirir.
Herkesi bilgi ve yeteneği ölçüsünde değerlendirirsek, önemli verimleri elde ederiz. Bir balığı yüzme yerine ağaca tırmanma becerisine göre düşünürsek, balığın yeteneksiz biri olduğuna inanmış oluruz.
Konuyu sayfalar dolusu anlatmamız mümkün ama asl olan özde teşhis ve özde çare üretebilmektir.
Bu konuyu kıssadan hisseyle sonlandıralım.
Bir profesör konferans vermek üzere yola çıkmış konferansa geç kalmış salona girdiğinde salonun boşaldığını görmüş. Bu durumda konferansı iptal ederek salondan ayrılmak üzereyken ön sırada birinin oturduğunu görmüş.
Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen profesör salonda tek kalan kişiye sormuş:
-Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım, yoksa konuşmamalı mıyım?
O kişi cevap vermiş:
-Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Ben seyislik yaparım anladığım tek işte budur. Ben atlara yem vermek için ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onun yemini verir onu aç bırakmazdım.
Bu sözlere hak veren Profesör çok haklısınız deyip konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, konferans bitmiş. Seyisin isteğini yerine getirdiği için kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu düşünerek memnuniyetini onaylanmasını isteyerek sormuş:
-Konuşmamı nasıl buldun?
Seyis cevap vermiş:
-Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Ben bir seyisim cevabımı da bir seyis gözüyle verebilirim.
Genede atları beslemek için ahıra gelir, biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim; ama elimdeki tüm yemi ona verip de hayvanı çatlatmazdım!
Hoşça kalın