Yeni adıyla “modifiye” veya “tuning” resmi adıyla “tadilat” olarak bilinen motorlu araçlar üzerinde yapılan teknik değişiklikler ülkemizde son yıllarda özellikle binek otomobil ve kamyonet/minibüs sınıfı araçlarda yaygınlaşmaktadır.
Motorlu araçlar üzerinde yapılan bu teknik değişiklikler neden, nasıl ve hangi kurallara göre yapılmaktadır ?
Bu sorulara yanıt vermeden önce ;
“motorlu araçlar nasıl ve hangi kurallara uygun olarak üretilmektedir ?”
sorusunu yanıtlamak gerekmektedir.
Motorlu araçlar üreticiler tarafından, müşterilerinin taleplerini karşılıyacak şekilde, büyük Ar-Ge ve deneme çalışmalarının ardından ulusal ve/veya uluslararası teknik ve çevre mevzuatlarına uygun olarak üretilmektedir. Binlerce mühendis, aylarca , hatta yıllarca çalışarak ve deneyerek en küçük detayına kadar araçları tasarlamakta ve gereğinde aylarca çöllerde ve kutup dairesinde denemeler yapmaktadır. Bütün bu yapılan denemeler ve sağlanan ulusal / uluslararası teknik mevzuat testlerine karşın bu araçlar piyasaya sürülmeden önce “Sorumluluk Sigortası” adı altında doğabilecek teknik sorun ve hatalardan üretici ve tüketicileri mali anlamda koruyacak sigortalar yapmaktadır. Hatta “geri çağırma (recall) sigortası” denilen bir sigortayla araçların teknik bir sorun sonucu düzeltilmek için fabrikaya geriye çağrılması (recall) sırasında parasal riskleri de sigortalanmaktadır. Aksi durumda bu parasal yük üreticileri çok zor duruma düşürebilir.
Büyük emek ve masraflarla geliştirilen ve ulusal / uluslararası teknik mevzuatlara uygun olarak test edilip teknik onay sisteminden geçirilerek üretilen motorlu araçlar üzerinde teknik değişiklik elbette kurallarına uyularak yapılabilir.
Motorlu araçlar üzerinde yapılan bu değişiklikler üçe ayrılabilir:
1) Sportif amaçlı değişiklikler
2) Ticari amaçlı değişiklikler
3) Bireysel / Hobi amaçlı değişiklikler
1) Sportif amaçlı değişiklikler: Ralli , off-road veya pist yarışlarına katılacak şekilde üzerinde teknik değişiklikler yapılan araçlar genellikle trafiğe çıkmamakta ve dolayısıyla teknik değişikliklerin teknik onay’dan geçmesine gerek kalmamaktadır. Buna karşılık bu araçlar yarışlara giderken çekici araçların üzerinde gitmektedirler.
2) Ticari amaçlı değişiklikler: Yük ve yolcu taşıyan araçların genellikle taşıma kapasitelerini artırmak için yapılan değişikliklerdir. Ülkemizde yaygın şekilde yapılan panelvan kamyonetlerin minibüs olarak değiştirilmesi ve iki dingilli kamyonlara üçüncü dingilin takılması bu kapsamdadır.
3) Bireysel / Hobi amaçlı değişiklikler: Özellikle binek otomobil ve son zamanlarda özel amaçlı kullanımı iyice yaygınlaşan minibüs ve Van’lara yapılan teknik değişiklikler bu kapsamdadır. Araç sahiplerinin “farklı olmak” veya “farkedilmek” amacıyla kendi kişisel beğenilerine göre yapılan Teknik değişikliklerdir.
Sportif ve ticari amaçlı teknik değişiklikler bireysel amaçlı değişikliklere göre daha kolay denetim altına alınabilmektedir. Bireysel araç sahiplerinin yaptığı teknik değişikliklerin saptanması ve denetim altına alınması ise daha zordur. Gelişmiş ülkelerde özellikle araç muayene istasyonları ve trafik denetimleri sırasında onaysız olarak teknik değişikliğe uğramış bu araçlar tesbit edilmekte, kullanıcılar ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Öte yandan sigorta şirketleri de kasko’nun geçerli olması için teknik değişikliklerin teknik onaylı olmasını istemektedir.
Ülkemizde araçların üzerinde yapılabilecek teknik değişiklikler Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından 21 Ekim 2004 tarihinde yayınlanan ve 21 Nisan 2005’de devreye giren Araç İmal ve Tadil Montaj Yönetmeliği (AİTM) ‘nde tanımlanmıştır. Bu yönetmeliğe göre her türlü teknik değişiklik konu ile ilgili olarak daha önce bakanlık tarafından yetkilendirilmiş olan teknik hizmet kuruluşu (Teknik Servis) tarafından raporlanmış olması gerekmektedir. Teknik onay gerektiren bu değişikliklerin kapsamı en basit dış ayna veya jant/lastik değişikliğinden başlamakta , en karmaşık motor gücü artırmaya kadar gitmektedir.
Acaba ülkemizde binek araçlara yapılan ve “modifiye” adı verilen teknik değişikliklerin hangileri bu onaylardan geçirilmektedir?
Ülkemizde binek otomobillere yapılan Teknik değişiklikler içinde TEKNİK ONAY alınan en yaygın uygulama LPG takılmasıdır. Bu uygulama dışındaki diğer teknik değişiklikler için teknik onay alınmakta mıdır?
Avrupa’da olduğu gibi yapılan tüm teknik değişikliklerin TEKNİK ONAY belgesi ile birlikte yapılması Türkiye için o kadar da uzak değildir. Bu konuyla ilgili mevzuat AITM zaten bunu şart koşmaktadır.
Kural olarak araç üzerine teknik değişiklik (tadilat) yapmadan onay kuruluşu ‘na ( Bakanlık veya TSE) onay başvurusu yapmak gereklidir. “Bu tadilat onay gerektirir , şu tadilat onay gerektirmez” kararını tadilat yapılmadan önce Sanayi Bakanlığı (veya yetkilendirdiği kuruluş TSE) ve bakanlık tarafından atanmış olan teknik hizmetler kuruluşu vermelidir.
Daha önceden teknik değişiklik yaptırmış ve trafikte dolaşan “modifiyeli” araçların değişikliklerini onaylatmaları gerekmektedir. Yarış, off-road ve ralli araçlarının tadilatlı durumda teknik onay almaları çok zordur ve bu nedenle trafiğe çıkmamaları gereklidir.
Chip tuning ile elde edilen güç artışı TEKNİK ONAY gerektirir. Bu güç artışı aracın hızını artırırken motorun emisyon değerlerini de etkilemektedir. Chip tuning ile ilgili olarak örneğin Almanya’da tüm araçlar tek tek kontrol edilip belirli bir bedelle TEKNİK ONAY belgesi almaktadır. İsviçre’de de durum aynıdır, %20 üzerindeki güç artışlarında araç üreticisinin onayı veya tadilatçı garantisi istenmektedir, %8’in üzerindeki son hız artışlarında araç üreticisinin onayı veya tadilatçı garantisi istenmektedir. Öte yandan hızın artması en başta fren sisteminin kontrolunu gerektirmektedir.
Fren sisteminde doğrudan yapılan değişiklikler TEKNİK ONAY gerektirdiği gibi araçta frenlere dokunulmadığı halde yapılan bazı değişiklikler freni etkilediği için Frenlerle ilgili TEKNİK ONAY gerektirir. Birinci örnek güç ve hız artışıdır. Tadilat öncesi son hızı 200 km/h nın altında olan araçların tadilat sonrası fren tip onay testleri tekrarlanmaktadır. Özellikle Panelvan, minibüs ve dizel motorlu arazi araçlarına yapılan güç artırıcı değişiklikler bu kapsamdadır. İkinci örnek de N1 sınıfı Panelvan veya camlı kamyonetlerden değişiklikle M2 sınıfı minibüs yapmak için yapılan tadilatlardır. 71/320/AT fren mevzuatına göre N1 sınıfı kamyonet veya Panelvan araçların frenlerinde ABS zorunluluğu yokken M2 sınıfı minibüslerde ABS zorunluğu vardır, dolayısıyla bu araçların frenlerinde ABS olup olmadığı teknik hizmet Kuruluşu (Teknik Servis) tarafından kontrol edilmelidir. ABS takılması veya (araç M1 veya N1 gibi ABS zorunluluğu kapsamında değilse) ABS’nin iptal edilmesi de frenlerle ilgili TEKNİK ONAY alınmasını zorunlu kılmaktadır.
Dış görünüş ile ilgili değişiklikler kontrolden geçmelidir. Spoiler veya diğer dış aksesuarların ilgili teknik mevzuata uygunluğu kontrol edilmelidir. Rasgele far eklenemez, çıkartılamaz, ön ve ön sağ/sol camlara karartma veya renkli film uygulanamaz.
ISO 9000 Kalite sistemi ve belgesi olmayan tadilatçıların tadil ettikleri araçların onay kuruluşu tarafından tek tek kontrol edilmesi gerekmektedir. Eğer bu firmaların ISO 9000 Kalite Belegeleri var ise “AİTM Seri Tadilat Belgesi” alabilirler.
Eğer Türkiye’deki TEKNİK ONAY örgütlenmesi bu ihtiyaçları karşılıyamıyorsa, “modifiye “ sektörü bu konunun takipçisi olmalı ve alt yapının hazırlanmasını desteklemelidir. Almanya’da ALPINA, AMG, IRMSCHER, RUF, OETTINGER, ABT, BRABUS gibi kuruluşlar bu altyapıya uygun çalışmaktadır. Çoğu kendi tadilatçı garantilerini vermekte , onaylanmış tadilatlardan sigorta ve kasko firmalarının haberi olmakta ve ona göre kullanıcılar hesaplanan yeni sigorta pirimini ödemektedir.