Yıllar önce, binlerce yılanın olduğu bir mağaraya yanlışlıkla giren Camsab, yılanlar tarafından padişahları Şahmeran’a götürülür. Ben yılanlar ülkesinin kraliçesiyim, benden sana kötülük gelmez diyen Şahmeran adama canını bağışlayacağını ancak kendisini misafir etmek zorunda olduğunu söyler. Camsab’ın bir dediği iki edilmeden bütün ihtiyaçları karşılanır ve zaman böyle akıp gider. Bir gün Camsab Şahmeran’a yeryüzünü çok özlediğini söyleyip, kendisini ailesine kavuşturması için yalvarır. Şahmeran ise kendi hayatını tehlikeye atmamak için yerini kimseye söylememesi ve hamama girmemsi koşuluyla gitmesine izin verir. Derken bir gün Camsab’ın yaşadığı ülkenin kralı amansız bir hastalığa yakalanır. Tedavisi için bütün ülke seferber edilmiştir. Padişahın iyileşmesini en çok isteyenlerden birisi de vezirdir. Gerçek amacı ise padişahın yerine geçerek ülke yönetimini ele geçirmektir. Vezir, kralın iyileşmesi için bütün büyücülerden bu amansız hastalığa çare bulmalarını ister. Büyücülerden birisi; kralın Şahmaran eti yemesi gerektiğini, ancak bu şekilde iyileşebileceğini söyler. Şahmeran’ı bulmak için ise vücudu pullu kişilerin aranması gerektiğini bunun içinse ülkedeki herkesin hamama götürülmesi gerektiğini ekler. Askerler herkesi toplayarak hamama götürürler. Camsab ise Şahmeran’a verdiği sözü hatırlayarak hamama girmek istemez. Ancak askerler onu zorla suya sokunca Camsab’ın vücudunun pullarla kaplandığını görür ve vezirin huzuruna götürürler. Günlerce süren işkencelerden sonra Camsab, Şahmeran’ı öldüreceğini söyleyerek yanına gider. Şahmaran: “Ölümümün senin elinden olacağını zaten biliyordum.” diyerek kendisini öldürmesini; ancak bunun gizli tutulmasını ister. Çünkü öldüğü duyulursa, dünyadaki bütün yılanlar, insanlardan öç almaya kalkacaklardır. Daha sonra” “Kuyruğumun suyunu kaynat ve vezire içir ki kısa zamanda ölsün. Gövdemin suyunu kaynat ve krala içir ki iyileşsin. Kafamın suyunu kaynat ve iç ki Lokman Hekim olasın” diye ekler. Adam Şahmeran’ın dediklerini yapar. Kötü kalpli vezir kuyruktan kopardığı parçayı ağzına atar atmaz oracıkta can verir. Vezir ölür, kral iyileşir kendisi de lokman hekim olur. Şahmeran’ı kaybetmenin acısına dayanamayan Camsab ise, suçluluk duygusunun verdiği acıyla Şahmeran’la karşılaştığı mağaraya gitmeye karar verir. Bilge yılan: “Şahmeran senin için kendini feda eti. Onun bilgeliği ve ruhu senin bedeninde. Şimdi git artık. Sen gezdikçe bütün canlılar seninle konuşacak ve sana kendi sırlarını verecekler. Yılanlar ise senin muhafızlığını yapacaklar. Sen de bu bilgileri insanlara ver.” diyerek mağaranın karanlığında kaybolmuş. Lokman Hekim, yıllarca hiç durmadan gezmiş. Çiçekler, otlar ona hangi hastalığa iyi geleceklerini fısıldamışlar. Lokman hekim, aylar boyunca dağlarda, ovalarda ölümsüzlük ilacını ararken bir gün bir dağın yamacında uyuya kalmış. Rüyasında bir ses ona -Bunca zamandır arayıp bulamadığın ilaç bende bu ilaçla birlikte insana, hayvana ölüm olmayacak demiş. Tüm bunları izleyen Tanrı ise Cebrail’e, “Lokman Hekimin ölümsüzlüğün sırrını insanlara götürmesine engel ol.” demiş. Cebrail ise Lokman Hekim’in kitabını elinden alarak Ceyhan’ın sularına bırakıvermiş. Lokman Hekim ise uzun uğraşlar sonunda defterin sadece bir yaprağını bulabilmiş.