Merhabalar,
Yaz aylarının sonuna geldiğimiz şu günlerde umarım hepiniz güzel bir yaz mevsimi geçirebilmişsinizdir.
Bu ay sizlere iş güvenliği hakkında çeşitli bilgiler vermek istiyorum.
İşçilerin iş kazalarına uğramalarını önlemek amacı ile güvenli çalışma ortamını oluşturmak için alınması gereken tedbirler dizisine “İş Güvenliği” diyebiliriz.
İş güvenliği, adı üstünde, işi güvenli bir şekilde yapmak. Biz neden iş yapıyoruz, neden çalışıyoruz, para kazanabilmek ve hayatımızı idame ettirebilmek için; ancak bunu yaparken canımızı riske atacak durumlardan kaçınmamız gerekir. İşte iş güvenliği bu noktada devreye giriyor. İşimizi yaparken birincil amacımızı unutmamamız gerekir, bu doğrultuda öncelikle o işi en sağlıklı şekilde yapabilmek için gerekli tüm önlemleri almalıyız, tehlike yaratabilecek, bizi zor durumlara sokabilecek ve hatta canımızı riske sokabilecek tüm faktörleri düşünüp gerekli önlemleri almalı ve kendimizi garantiye aldıktan sonra işe başlamalıyız.
Dünyada ve Türkiye’de meydana gelen hızlı sanayileşme ve teknolojik gelişmeler ile doğru orantılı olarak özellikle iş yerlerinde çalışan kişilerin güvenliği ile ilgili bazı sorunlar da açığa çıkmıştır. Bu sebeple bir takım önlemleri önceden alarak iş yerlerini güvenli hale getirmek gerekmekte olduğundan iş güvenliği oldukça önem kazanmıştır.
SGK’nın iş kazaları ve meslek hastalıkları yıllık istatistiklerine göre, 2010 yılında meydana gelen 62.903 iş kazası sonucu 1.444, 533 meslek hastalığı sonucu 10 olmak üzere 1.454 işçi hayatını kaybetti. 2009 yılında bu sayı 1.171 kişi idi. Sakat kalanlar ve iş göremezlik raporu alanlar da cabası. 2010 yılında nüfusu 83 milyon olan Almanya’da ölümlü iş kazası sayısı 519 ve nüfusu 64 milyon olan İngiltere’de 489’dur. Buradan da göründüğü üzere halen daha almamız gereken çok ama çok yol var. Ne yazık ki, gelişmek sadece ihracat rakamlarının artmasıyla ya da kişi başına düşen milli gelir rakamının artması ile olmuyor.
Yaklaşık birkaç ay önce Almanya’dan iki teknisyen arkadaş, yeni kurduğumuz şirketimize ait personelimize eğitim vermek amacı ile Ankara’ya geldiler. Amacımız müşteri araçlarımıza Almanlar tarafından geliştirilen kitleri takmak için gerekli olan personelimizi eğitmeleriydi. Bu eğitim yine müşteri araçları üzerinde uygulamalı olarak gerçekleştirildi. Hani hep derler ya Almanlar çok disiplinlidir, çok çalışkandır diye, hatta bunlar bazen bize abartı bile gelir. Şunu açıkça söylemeliyim ki bu söylenenlerin hepsi fazlasıyla doğru. Uygulamalı eğitim sırasından her ayrıntıyı titizlikle kontrol ettiler, ilk yaptıkları şey çalışma ortamının güvenlik koşullarını kontrol etmek oldu. Ancak ortam koşullarının uygun olduğuna ikna olduktan sonra işlerine başladılar.
Bu süreç bize biraz uzun gelmiş olsa da, şunu da onlardan öğrenmiş olduk, iş güvenliği sadece çalışan kişilerin güvenliklerini sağlamaktan ibaret değildir. Eğer çalışma ortamı sağlıksız ve güvenliksiz ise, ortaya koyacağınız işte bir o kadar sağlıksız olacaktır. Personelinizin başına gelebilecek bir iş kazası sadece ona zarar vermeyecektir, aynı zamanda o esnada ortaya çıkan işe de zarar verecektir. İş o esnada beklide tamamen duracak ve ciddi gecikmelere sebep olacaktır. Bütün bunları düşündüğümüzde işin güvenliğinin önemi gerçekten daha da artıyor.
Şunu unutmayalım ki, iş güvenliği için alınacak tedbirleri ve yapılacak harcamaları gereksiz gören işletmeler hiçbir zaman tam anlamıyla kurumsallaşamayacaklar ve gerçek anlamda hiçbir zaman sağlıklı birer işletme olamayacaklardır.
Kendimize her işe başlamadan önce şu soruyu soralım. Burada ortaya çıkartacağım iş mi daha önemli yoksa kendi canım mı?
Saygılarımla.