Son zamanlarda özellikle Twitter’da aktif olarak ve “menemen soğanlı mı olmalı soğansız mı” gibi çok hassas(!) konulara değinerek gençler başta olmak üzere birçok kişinin ilgisini ve takdirini tekrar üzerine çeken ünlü yeme-içme eksperi ve gastronomi yazarı Vedat Milor, yine çok konuşulan cümlelere imza attı.
Hürriyet’te, Petra Roasting’i konu edindiği yazısında şakayla karışık, buluştuğu bir kadın latte ya da americano söylerse o ilişkinin, kendisi için daha başlamadan biteceğini söyledi. Elbette Milor’un bunu argümanını vurgulamak için bilinçli şekilde abarttığını söyleyelim.
İşte Vedat Milor’un çok konuşulan “Sadece kahve değil bir yaşam tarzı” başlıklı yazısının ilgili kısımları…
“Bekâr ve ilişki peşinde olsam, bir kadının damak zevkini anlamak için Petra’da buluşurum. Kahvesi çok iyi ama o ne ısmarlayacak? Latte? Benim için ilişki başlamadan biter! Çünkü damak zevkinin uyumlu olması, yaşamı paylaşıp paylaşamayacağımız hakkında iyi fikir verebilir. Americano için de aynı şeyi söyleyeceğim.
Son dönem yazılarımda lokanta kalitesinde son yıllarda yaşanan ciddi bir düşüşe vurgu yaptım. Ancak iki alanda muazzam bir dinamizm var: Kahveciler ve doğru düzgün ekmek. Ben Türk kahvesi seviyorum ama daha çok yurtdışında olduğumdan farklı kahve türlerinin müptelası oldum.
Yeni bir kente gideceğim zaman ilk sorduğum soru, ‘En iyi kahveciler hangileri?’ En iyi derken çekirdek kalitesi, kavurma ve pişirme birlikte gidiyor tabii. Ne tür kahve içtiğim o andaki haletiruhiyeme göre değişiyor. En zor olan, iyi bir espresso. Kahvenin meyve özelliği ortaya çıkacak, aromalar belirgin olacak ama damakta ekşilik hissedilmeyecek. Sabahları cappuccino da büyük zevk, cortado da. Ya da iyi bir ‘pour over’.
Ama modern kahvecilerin en zevkli tarafı, çekici bir yaşam tarzı sunmaları. Genelde bu tip kahvecilerin müdavimleri kültürlü gençler oluyor. Kahve, boğucu ev ortamından kaçıp çalışmak için ideal. Rahatsız edilmeden kitap okumak için de. Sohbet etmek için de. Yeni arkadaşlıklar kurmak için de.
Doktora tezimin bir kısmını Berkeley’deki Café Roma’da yazdım. Eşimle bir kahvede tanıştık. ‘İtalya’ kitabımı, kahvesi kötü olmasına rağmen ortam iyi olduğu için Atlanta’daki Café San Francisco’da kaleme aldım.
Yurtdışındayken bazı kahvelerde çok hoşuma giden bir olay da ‘iş mülakatları’. Özellikle yeni kurulan teknoloji şirketlerinde mülakatlar artık ofiste değil, trend olan kahvelerde yapılıyor. Ama en zevklisi ‘internet dating’ denen olay. Kadınla erkeğin ilk kez bir araya gelmeleri, birbirlerini tanıyıp ‘devam’ ya da ‘tamam’ kararı vermeleri. İlk temas olumlu giderse arkasından baş başa yemeğe çıkma aşaması geliyor.
Ekşi maya ekmeği takdir edecek mi?
İlk test başarılı ise sıra bir şeyler atıştırmaya gelir. İlk bakacağım şey, Petra’da kullanılan çok iyi ekşi maya ekmeği takdir edip etmediği. Örneğin bir ‘croque monsieur’ ısmarladım ve bölüşelim dedim. Önce bu Fransızlara özgü sıcak tostun yanında gelen salatanın kalitesini fark edip etmediğine bakarım kızın. Şimdi, Fransa’da bunun ‘pain de mie’ ile, burada nefis ekşi mayalı ekmekle yapıldığını bilmeyebilir kız. Ama acaba jambon, emmental peyniri, beşamel sos ve Dijon hardallı tostu denedikten sonra ne diyecek? ‘Tercihim çift kaşar ve sucuk’ mu diyecek? Başlamayan ilişki orda biter!
Öte yandan belki bir sürprizle karşı karşıyayım. Kız farklı şeyler de denemek istiyor. Petra’nın Gayrettepe’deki mutfak ekibinin başındaki Cenk Debensason’un Institut Paul Bocuse’da eğitim görmüş, iyi damak zevkine sahip biri olduğunu bildiğimden ‘Sadece tadına bakarım’ der ve üç çeşit daha ısmarlarım. Öğlen olduğu için öyle ağır yemiyor ve yumurta ağırlıklı gidiyoruz…
Sosyoloji dersi verirken yaptığım gibi bir hayali senaryo ortaya atıp üzerine çeşitlemeler yapmam, bir sonuca yönelik. Çok katı söylemler biraz işin şakası pek tabii.
Ancak her şakada belli bir gerçeklik payı da olabilir. Damak zevkinin uyumlu olması, ortak bir yaşamı paylaşıp paylaşamayacağımız hakkında iyi bir fikir verebilir. Hayali senaryonun Petra kısmı ise tamamen gerçek.”
İLİŞKİLİ MENÜ
Americano
Caffe Latte
Cortado
Espresso
Filtre Kahve