Okuduğum bir habere göre Volvo 2017 yılında otomatik pilotlu araçların satışına başlayacakmış. Hatta bir de tanıtım videosu koymuşlar, sistemin nasıl çalışacağını çok güzel bir şekilde anlatan. Sistem gerçekten çok güzel, kullanımı da oldukça kolay ve anlaşılır gözüküyor.
Çok değil, bundan birkaç yıl önce bunu söylediklerinde bize çok daha uzak gelen teknolojiler, gün geçtikçe daha hızlı bir şekilde hayatlarımıza giriyorlar ve bu yeni teknolojileri çok daha kolay kabul edip kullanmaya başlıyoruz.
Yalnız bu işte bir terslik var gibi, bizler daha milli otomobil üretebilir miyiz, üretemez miyiz diye tartışırken adamlar gerçekten de almış başını gidiyor. Şöyle bir oturup baksak ulaşılamayacakmış gibi görünen noktalara varmış durumdalar.
Peki, ara bu kadar açılmışken nasıl olacak da bizler bu ülkelerin düzeyine yetişeceğiz? Sadece otomobil üretimi değil; her alanda, tüm teknolojilerde, tüm imalat sektörlerinde, hatta tarım ve hayvancılıkta bile çok çok geri kalmış durumdayız. Bizden daha kötü ülkeler yok değil, ama biz onları değil ileride olanları refarans alsak daha iyi olur.
Zaten bu gelişmiş ülkelerde bize bunu sürekli hatırlatıp şunu diyorlar, siz hiç uğraşmayan, hem çok para harcarsınız hem de bir işe yaramaz. Biz yaptık işte gelin bizden alın.
Bor madeni konusunu hepiniz az çok bilirsiniz. Dünyadaki rezervlerin çok büyük bir kısmı ülkemizde. Ancak biz bor madenini işleyemiyoruz. Tonunu 1 dolardan satıyoruz (rakamları farazi veriyorum), işlenmiş halini 100 dolardan alıyoruz. Bunu işleyecek fabrikayı neden yapmıyoruz? Çünkü bunu yapacak teknolojimiz yok, geliştirmek için paramız yok, olsa bile satabilecek piyasamız yok.
Aynı şey nükleer enerji için de geçerli, dünyadaki toryum yataklarının en büyüğü bizde ve toryum, plutonyum ve uranyumdan çok daha radyoaktif bir element. Şimdi ülkemize nükleer santraller yapılıyor. Tabii ki toryum reaktörleri kullanılmayacak. Çünkü biz bu elementi kullanmayı bilmiyoruz, doğal olarak ya plutonyum ya da uranyum kullanılacak ve bunu da dışarıdan alacağız. Bu elementten reaktör geliştirsek ya… Ama olmaz, bunu geliştirecek paramız yok, geliştirsek bile satacak pazarımız yok, yani ülkeye iki tane nükleer santral yapacağız diye buna gerek de yok.
Peki, insanın aklına şu soru geliyor o halde, bu teknolojileri ilk bulan insanların acaba bunları geliştirecek paraları, geliştirdikleri zaman satacakları pazarları var mıydı?
Bir üstadımın söylediği gibi “Sen nişan almaya bak, hedefi on ikiden vurmak zorunda değilsin”. Ayrıca gerçekten de inandığım bir söz daha var ki o da “Başlamak bitirmenin yarısıdır”. Bizler önce bir başlayalım, hedefleyelim ve elimizden geleni yapalım; eminim eninde sonunda bir sonuca ulaşırız. Yaptığımız hiçbir şey boşa gitmez.
Sevgiyle kalın.