Bu yazımda, geçen sene mayıs ayında bisikletle Yunanistan’a yaptığım yaklaşık 600 km uzunluğundaki turla ilgili kısa bilgiler vereceğim.
Ülkemizde, uzun yol bisiklet tutkunları için en güzel ve rahat tur mevsimi havaların sıcak olmadığı nisan, mayıs, eylül, ekim aylarıdır. Ben de hemen hemen aynı iklimi paylaştığımız komşumuz Yunanistan’a mayıs ayında 1 hafta sürecek bir tur planlamıştım. Bunun için tüm antrenmanlarımı tamamladıktan sonra otobüsle İstanbul’dan Yunanistan tarafına gitmeye karar verdim.
Sınırda çok fazla beklemeden, Yunanistan İpsala sınır kapısından otobüsle Yunanistan tarafına geçtik. Pedal çevirmeye başlayacak olmanın heyecanıyla çok fazla geçmeden otobüs şoföründen durmasını istedim. Bagajımı ve son kontrollerimi yaparak km sayacını sıfırladım ve Xanthis( İskeçe) şehrine doğru yolculuğa başladım. Yaklaşık 3 km sonra lastik patladı ve sorunlar başladı. 15 dakikalık bir tamirat sonrası tekrar yola koyuldum. Bu ufak sorundan sonra tur bitene kadar hiç yolda kalmadım. İskeçe, Sokrates’in öğrencisi Demokritos’un şehri, 20. yüzyılın başından kalma Osmanlı mimarisine sahip yapılar dikkat çekmekte. İskeçe’yi geride bırakarak 4 saat sonra Kavala’ya varıyorum. Km sayacı 105 km gösterirken kalacak bir otel buluyorum. Eşyalarımı bırakıp Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan ismini alan kent merkezinde bisikletle geziyorum. Kavala’nın şehir merkezinde bir tepede, Orta Çağ kalesi bulunmaktadır. Bademle tatlandırılan meşhur kurabiyesini deniyorum. Sabah beşte uyanarak tekrar yola çıkıyorum. Müthiş doğal güzellikleri geçerek Asprovalata’ya geliyorum. Burada küçük ama çok temiz bir pansiyonda kalıyorum. Bir sonraki hedef Selanik. Selanik’e gelinceye kadar hiçbir fabrika, sanayi olmaması Yunanlıların ekonomisinin turizm odaklı olmasını açıklıyor. Yunanistan’ın 2. Büyük şehrinde Atatürk’ün doğduğu bugün müze olarak kullanılan eve gidiyorum. İnsan çok farklı duygular hissediyor. Ertesi sabah Atina’ya otobüsle gidiyorum, yaklaşık 500 km’lik yolculuktan sonra bisikleti bagajdan alıp şehrin merkezinde hemen turlamaya başlıyorum. Atina’nın Pire limanına gitmek bisikletle otuz dakika sürüyor. Burada da sahilde güzel restoran ve kafeler mevcut. Birkaç fotoğraf çektikten sonra tekrar otelime dönüyorum. Sabah uyandığımda son kez Selanik’i gezmeyi istiyorum. Bu güzel şehrin göremediğim anıtlarını, müzelerini geziyorum ve km sayacı akşam toplamda 602 km’yi gösterince turun sonuna geldiğimi anlıyorum. Otobüsle sabah Selanik’ten İstanbul’a dönüyorum.
Bisiklet maceralı ruhlarımıza en güzel fırsatları veren bir ulaşım aracı. Hayatınıza bir yerden girme şansı yakalarsa sizi ömür boyu bırakmayacak bir spor dalıdır.
Çevreye duyarlılığımızı göstermenin bir yolu da bisikletten geçmekte. Lütfen trafikte, bu ulaşım aracını tercih edenlere daha fazla saygı gösterelim.
Nedim Firuz
Denizbank Şube Müdürü