On sekizinci yüzyılda Beyazıt Paşası Mahmut Han’ ait olan çok güzel kır bir at, Ağrı Dağı’nın eteklerinde yaşayan Ahmet’in kapısına gelir. Bunun üzerine Ahmet atı kendi kısmeti olarak görür ve atı sahiplenir; fakat daha sonra kır atın Osmanlı Paşası Mahmut Han’a ait olduğunu öğrenirler. Bu arada Mahmut Han’da kaybolan atını aramaktadır. Ağrı Dağı eteklerinde yaşayan Ahmet’in evinde olduğunu öğrenince çok sinirlenir ve etrafındaki beyleri ve Musa’yı atı ve Ahmet’i bulması için görevlendirir ve bir süre sonra Ahmet ile Musa’yı zindana attırır. Paşanın üç kızı vardı. Bunlardan Gülbahar çok iyi kalpli bir kızdı, diğer kardeşlerinden farklı giyinir, halkın arasında dolaşır onlarla muhabbet ederdi. Zindandakilere yiyecek götüren Gülbahar, Ahmet’i görür görmez ona aşık olur ve Zindancı başı Memo’nun yardımıyla sık sık zindana ziyarete gelir. Atını geri alamayan Paşa ise çok sinirlidir ve atının kırk gün içerisinde bulunmasını yoksa Ahmet ve Musa’yı idam edeceğini açıklar.
Bu duruma çok üzülen Gülbahar, Demirci Hüso’dan yardım ister. Hüso’da Gülabahar’ı Kervan Şeyhi’nin yanına gönderir. Şeyh’de ona atını bulacağı müjdesini verir. Ertesi gün Demirci Hüso’nun dükkanının önünde atı gören Gülbahar, bu duruma çok sevinir. Daha sonra at, Paşaya geri getirilse de Paşa onun kendi atı olmadığını söyleyerek Ahmet’i idam etmek için ısrar eder. Mahmut Han, halkın arasına adamlarını salarak zindandakilerin idam edileceğini duyurur. Ne yapacağını bilemeyen Gülbahar, Ahmet’i kaçırmayı düşünür. Bunun için Memo’ya gider. Gülbahar Ahmet’in kurtulması için her şeyini vermeye hazırdır. Memo Gülbahar’dan sadece saçının bir telini ister. Gülbahar seve seve kabul eder. Memo kapıları açar ve Ahmet ile arkadaşlarını dışarı çıkarır. Bunu öğrenen Paşa Memo’yu öldürür. Tüm bu olaylardan korkan Yusuf ise babasına gidip her şeyi anlatır. Bunun üzerine Paşa, kızı Gülbahar’ı zindana atar. Bu olaya çok sinirlenen halk saraya yürür. Gelen kalabalıktan korkan Mahmut Han ise, Ahmet’ten Ağrı Dağına çıkmasını ister. Eğer dağın tepesine ateş yakarsa kızını vereceğini bildirir. Ahmet kabul eder ve yola çıkar. Bu sırada sarayın etrafındaki kalabalık gittikçe artmaktadır. Bu durumdan korkan paşa, Ahmet’i affettiğini bildirir. Bunun üzerine birçok kişi Ahmet’i bulmak için yola çıkar; fakat onlara gerek kalmadan Ağrı’nın tepesinden bir ışık yükselmeye başlar. Saraya dönüp Gülbahar’ı aldıktan sonra tekrar yola çıkan Ahmet, Gülbahar’a kendisini zindandan nasıl kurtardığını sorar. Gülbahar’ın anlattıklarının ardından oradan uzaklaşan Ahmet, Küp Gölü denilen yerde kaybolmuştur. Memo’yu ise sevdiği kadının bir tutam saçıyla kayalıkların üstünde cansız bedeniyle yatarken bulurlar.