Dirin ailesi 1900’lerin başında Balkanlar’dan Anadolu’ya göç eden binlerce aileden biridir. Saraybosna’dan İzmir’e göç eden ailenin ilk çocuğu Cemal Dirin, 1924 yılında Narlıdere’de dünyaya gelir. Savaştan henüz çıkmış Genç Cumhuriyet gibi Dirin ailesi de ekonomik sıkıntılar yaşamaktadır. Yedi çocuğun en büyüğü olan Cemal, ailesine destek olmak için henüz ilkokuldayken çalışmaya başlar…
Gazoz kasası taşıyıcılığından marangoz çıraklığına kadar çok farklı işlerde çalışır küçük Cemal. Bir süre sonra çarşı içinde gördüğü tornacılar dikkatini çeker. Ustasından çırağına, çırağından patronuna kadar gördüğü her tornacının kılık kıyafeti düzgün ve bakımlıdır. Onlara özenir ve tornacı olmaya karar verir. İzmir Kalearkası’nın en iyi ustalarından biri olan Parmaksız Mehmet’in torna atölyesinde çıraklığa başladığında 14 yaşındadır. Çalışmaya başladığı günü hiç unutmaz Cemal Dirin; çünkü o gün takvimler 10 Kasım 1938’i göstermektedir ve Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk hayata gözlerini yummuştur.
Çıraklığa vantilatör kolu çevirerek başlayan Cemal, altı ay sonra haftalık 50 kuruş almaya başlar ve kazandığı tüm parayı ailesine verir. Yevmiyesini artırabilmek için, 36 saat aralıksız çalıştığı zamanlar bile olur. Yirmili yaşlarının ortalarına kadar değişik atölyelerde çalışan Cemal Dirin, torna işinde ustalaşır. 1940’ların sonunda gittiği askerliği dört yıl sürer. Askerden geldikten sonra yeniden çalışmaya başlar. 1948 yılında Sabahat Hanım ile hayatını birleştirir.
MAHALLE BEKÇİSİNİN TEKLİFİ HAYATINI DEĞİŞTİRİR
Askerlik dönüşü tekrar eski ustasının yanında çalışmaya başlayan Cemal Dirin’in yaşamı, mahalle bekçisi Osman Konak’ın teklifiyle değişir. Ailesinden kalan mirasla kendi işini kurmak isteyen Rizeli Osman Konak, tornacıların sürekli çalıştığını görür ve bir torna atölyesi açmaya karar verir. Konak, bu sayede oğlunun da bir meslek sahibi olmasını hedefler. Fakat atölyeyi çalıştıracak ve işi öğretecek biri gerekmektedir. Konak, önceden tanıdığı, çalışkanlığına ve dürüstlüğüne güvendiği Cemal Dirin’e ortaklık teklif eder. Ölünceye kadar birbirleriyle baba-oğul gibi geçinecek olan Osman Konak ve Cemal Dirin, küçücük bir atölyede birlikte çalışmaya başlar. İşler çok yoğundur ve durmadan çalışırlar; yoğunluktan eve gidemedikleri geceler olur. Bu gecelerin birinde çırağı
ile birlikte donma tehlikesi bile atlatır Cemal Dirin.
KENDİ ATÖLYESİNİ AÇAR, “KOVANCI CEMAL” OLUR
Bir süre sonra Osman Konak’ın oğlu askerden gelir. Bunun üzerine iş hayatına tek başına devam etme kararı alan Cemal Dirin, Osman Konak’tan izin isteyerek 1952 yılında kendi torna atölyesini açar. 50’li yıllardan itibaren karayolu yapımı hız kazanır ve taşımacılığın büyük çoğunluğu da kamyonlarla yapılmaya başlanır. Bozuk yollar ve istihap haddi olmayan taşımacılık Cemal Dirin’in işlerinin açılmasını sağlar. Alt takımları sürekli arızalanan kamyonların şanzıman, diferansiyel, aks gibi parçalarını tamir ederler bu yıllarda. Cemal Dirin özellikle kamyon kovanları tamirinde orijinalinden bile fazla garanti vermeye başlar. Bu yüzden Kovancı Cemal adıyla nam salar. Bu dönemde oğlu Mustafa büyümüş ve okuldan kalan boş zamanlarda babasına yardım etmeye başlamıştır. O günlerden bahseden Mustafa Dirin, “40 metrekarelik bir atölyede, bir el presi ve planya gibi basit makinelerle çalışıyorduk. Menemen, Ankara ve Aydın yoluna çıkarak reklam tabelaları asıyordum.” diyor.
İSTİHAB HADDİ İŞLERİ BOZUNCA VARGEL ÜRETİMİ BAŞLAR
1951’de doğan Mustafa’nın ardından 1953’te Nihat, 1956’da Ali ve 1960’da Melih Dirin dünyaya gelir. Hızla büyüyen çocuklar bir yandan okula giderken bir yandan da atölyede meslek öğrenmeye başlamışlardır. 1960’ların ortalarına gelindiğinde Cemal Dirin Atölyesi’nin işleri gayet iyidir. Kamyon ve otomobil parçalarının yanı sıra, pres makinelerinin tamiri de yapılmaktadır. Fakat 1966’da kamyonlara getirilen yasal istihab haddi her şeyi değiştirir. Artık ağır vasıtalar eskisi kadar sık arıza yapmaz ve işler azalmaya başlar. Cemal Dirin sıkıntılıdır ve artık bir şeyler üretmesi gerektiğini düşünür. Oğlu Mustafa’nın vargel tezgahı üretme fikrini beğenir ve böylece vargel tezgahı üretmeye başlarlar. Bu sayede işler tekrar yoluna girer.
İTHALAT İZNİ ÇIKINCA VARGEL SATIŞI DA BİTER