Merhabalar,
Bu sayımızda size son dönemde iş dünyasında oldukça popüler olan bir kavramdan bahsetmek istiyorum. İnovasyon. Hepimizin son dönemde sıklıkla duyduğu bu kavram acaba ne anlama geliyor ve ne önemi var.
Bazen düşünüyorum da özellikle yurtdışında insanlar ve şirketler sıkıntıdan böyle yeni cicili bicili kavramlar üretiyorlar, ondan sonrada yapacak başka işleri güçleri yokmuş gibi insanları bu kavramların peşlerinden koşturuyorlar. Bunlarla oyalanacaklarına adam gibi işlerini yapsalar daha faydalı olmaz mı? Hayır tabi ki olmaz.
Her sene Dünyanın en büyük 500 markasının listesi yayınlanır, 2012 yılı için bu liste yeniden yayınlandı ve dünyanın en büyük 500 markası içinde ne yazık ki yine bir Türk markası yok. Bu listeye baktığınız zaman bizim ülkemizde de bilinen markalar olduğu gibi, tanınmayan da bir sürü marka var. Biz niye giremiyoruz bu listelere bir türlü acaba diye sormadan edemiyorum. Bizimde bir sürü büyük şirketlerimiz var. Aslına bakarsanız yakın zaman içerisinde dünya arenasında ülkemize ait markaları görmeye başlayacağımız yönünde inancım yüksek. Neyse çok da uzatmayalım inovasyon diyorduk.
İnovasyon “yeni değişik bir şey yapmak” anlamına gelmektedir. Tam olarak karşılığı “yenilenme” denilebilir. IBM tarafından tüm dünya genelinde yapılan bir araştırmada 765 CEO inovasyonun en önemli konu olduğunu söylüyor. Global McKinsey araştırmasına katılan 3470 tepe yönetici, bugünün iş dünyasında değişime etki eden en önemli faktörün inovasyon olduğu düşüncesinde. Aslında çok da basit bir anlamı varmış bu kelimenin, peki neden bu kadar önemli bu inovasyon. Yani yenilik işte, yeni bir şeyler yapmak, bu zaten bizim bildiğimiz bir kavram değimli. Biz ülke olarak yeniliğe açık değilmiyiz. Bizim bildiğimiz bu kavramı adamlar yeni keşfetmişler adında “inovasyon” demişler bize satıyorlar.
Şöyle bir düşünelim bakalım, bugün dünyada kullanılan ve/veya dünyaya yön veren hangi yenilikte bizim payımız var. Elektrik, televizyon, araba, bilgisayar, internet, telefon, çamaşır makinesi, mikrodalga fırın, saç kurutma makinesi, barut, toplu iğne, ataç, post it. Daha sayabilirim ama gerek yok herhalde, dünya arenasına sunduğumuz, elle tutulur ne var acaba? Hiç.
Şimdi düşünüyorum, yani imkânsız bunca yıllık dünya arkadaş, hiçbir şey mi olmaz, yok gelmiyor aklıma, mümkün değil, o zaman kesin bu işte bir iş var birileri bizi engelliyor ya da bize fırsat verilmiyor, adamlar her şeyi bulmuşlar bize bulacak bir şey kalmamış.
İşin şaka kısmını bir kenara bırakırsak ne yazık ki bugüne kadar ki olan durum bundan ibaret, ancak son dönemde bu konu biraz değişmeye başladı gibi. Özellikle bazı büyük guruplar inovasyona ve ARGE’ye çok önem vermeye bu konulara önemli bütçeler ayırmaya başladılar. Hatta kendi personellerinden fikirler toplayıp bunları değerlendirmeye başladıklarını da duyuyoruz.
Yeni fikirler çok önemli, yeni çözümler çok önemli, bu ille de yeni bir buluş, ya da çok önemli bir icat olmak zorunda değil, bir konu hakkındaki pratik bir çözüm bile olabilir. Önemli olan fark yaratmak, ürününüzü pazarda diğerlerinden bir adım öteye taşıyacak farkı koymak. Bu fark kimi için önemli değildir belki ama bu farka önem veren kişilerde olacaktır. Hatta sizin ortaya koyduğunuz bu ürünü kullanan kişiye yeni bir fikir verecek ve oda başka bir yenilik ortaya koyarak bambaşka şeyler ortaya koyacaktır.
İşte bu yabancı şirketler bu kavramları geliştirerek kendilerini hep dinamik ve bir adım önde tutmaya devam ediyorlar. Dünya arenasında daha fazla geride kalmamak için bizimde artık bir şeyler yapma ve bu bizim ürünümüz bunu biz bulduk deme zamanımız geldi.
Görüşmek üzere.