İlk otomatik vitesli araç kullanma deneyimimi 1985 yılında Amerika’da yaşamıştım. Ehliyetimi de aslında aynı yıl almış; bir fırsat doğmuş ve 3 aylığına Amerika’da bir arkadaşımın yanına gitmiştim.
Ehliyeti aldığım araç, abimin 1970 model Wolksvagen arabasıydı. Yaygın bilinen adı ile kaplumbağa-tosbağa. Manuel 4 vitesliydi. İyi ki öyle bir araç ile ehliyetimi almışım; işin zorunu öğrenmiş olmam, Amerika’da kullandığım otomatik vitesli araçların çocuk oyuncağı gibi gelmesine neden olmuştu. Araç hızlandıkça vites değiştirmek için vites koluna el atmanın yanı sıra, debriyajı da sol ayağımla aradığım ve gaz ile birlikte aynı anda frene bastığım olmuştu; ama alışmak kısa sürdü Allah’tan da, çok fazla sorun yaşamamıştım.
Ben 85’te deneyimlemiştim ama, otomatik vitesli araçlar çok daha öncesinde de Türkiye’de kullanılmaktaydı. Anımsarım, direksiyondan otomatik vitesli dolmuşlar vardı Ankara’da.
Bugün Türkiye’de satılan binek ve ticari araçların herhalde yüzde 90’ı düz viteslidir. Bunun birçok nedeni var, şöyle sıralayabiliriz bu nedenleri:
– Düz vitesli araç kullanma alışkanlığı,
– Otomatik vitesli aracın, düz vitesli araca göre daha pahalı olması,
– Otomatik vitesli aracın yakıt sarfiyatının daha fazla olduğunun düşünülmesi,
– Düz vitesli aracın daha erkeksi olması, vs.
Bu işte biraz komik; düz vitesli aracın daha erkeksi olmasını, bayan sürücüler bile dile getirmektedir. “Biz bu işi bilmiyor muyuz da, vites değişimini otomatik yaptıralım. Ne zaman vites değiştirmek istersek, o zaman değiştiririz” gibi bahaneler hep duyulmaktadır.
Ülkemizde son zamanlarda satılan lüks sınıf araçların (ister bu araçları yardımcı şoförler, ister aracın sahibi bizzat kendi kullansın), neredeyse yüzde 99’u otomatik vitesli tercih edilmektedir. Öncelikle, aracın kendi konforunun yanı sıra, kullanıcının yaşayacağı konfor öne çıkmaktadır. Tabii lüks araç alan kişilerin yukarıda negatif özellik diye saydığım pahalılık ölçütlerini doğal olarak göz ardı edebiliyor olmaları, otomatik vitesli araç seçmelerine katkı sağlamaktadır.
Aslında otomatik vitesli araçların son yıllarda kullanımı özellikle şehir içi ulaşımda kullanılan toplu taşım araçlarında, uzun yol yapan ağır vasıtalarda, işinin gereği devamlı durup kısa sürelerde yine hareket etmek zorunda kalan araçların kullanıldığı sektörlerde yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Örneğin, Ankara Büyükşehir Belediye’sinin sahip olduğu CNG’li 1000 adet belediye otobüsü, Bolu Belediyesi’nin almış olduğu CNG’li Çöp kamyonlarından 9 adedi otomatik viteslidir. Uluslararası nakliye yapan firmaların kullanmakta olduğu kısaca TIR diye adlandırdığımız çekici kamyonlar, markası ne olursa olsun otomatik vitesi tercih etmektedir.
Bu yazımı otomatik vitesli araçlar başlığı altında yazmamın temelinde, kişisel bir deneyim yatıyor aslına bakarsanız.
Bir hafta önce bir toplantı sırasında biraz da dikkatsizliğimin sonucu, sol ayak bileğimi burktum. Röntgen filan derken, kırık veya çatlak olmamasından dolayı sevinçliyim ama, birkaç bağı koparmışım. Yere basmakta, ayağım ile güç uygulamakta zorlanıyorum. Ben ki her gün en az 50-100 km yol yapmak zorunda olduğum bir işte çalışıyorum ve aracım otomatik vitesli değil.
Vitesleri geçirmek için çektiğim acıyı anlatmama gerek yok. Üstüne üstlük sol ayağımı kullanmak zorunda olduğum müddetçe de, iyileşme süreci oldukça uzun olacak. Eminim buna benzer bir olay birçoğumuzun başına gelmiştir. Ben akıllandım, kendi aracımı değiştirdiğim zaman otomatik vitesli alacağım, ama şirket aracım için patronlarıma bu durumu nasıl anlatırım diye de düşünmüyor değilim.
Sağlıcakla kalın.