TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) adına MMO İstanbul ve İzmir Şubelerinin yürütücülüğünde, 22-25 Kasım 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan VIII. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi (HPKON), İzmir MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde başladı. 1999 yılından bu yana MMO tarafından gerçekleştirilen Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi’nde atölye çalışmaları, kurslar, konferanslar, yuvarlak masa toplantıları, panel ve sosyal etkinlikler yer alacak. Hidrolik pnömatik sektörünün tüm taraflarını bir araya getirerek, yüz yüze yapılan görüşmelerle, bilgi ve deneyimlerin paylaşılmasına olanak sağlayacak kongrenin paralelinde Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. tarafından organize edilen fuarda ise firmalar, yeni ürün ve sistemlerini tanıtma, bu ürünleri birinci elden kullanıcıyla buluşturma imkânı yakalayacaklar.
Üç gün sürecek olan ve 17 oturumda 45 bildirinin sunulacağı kongrenin açılış oturumunun ardından, Emin Çapa “Yeni Dünyayı Anlamak ve Hazırlanmak,” Mustafa Sönmez ise “Türkiye’de Büyüme ve Sanayisizleşme Tehlikesi” konusunda birer konferans gerçekleştirecekler.
Kongrenin açılış konuşmaları MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, MMO İzmir Şube Başkanı Battal Kılıç, Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü Alexander Kühnel, HPKON Yürütme Kurulu Başkanı Semih Kumbasar ve Akışkan Gücü Derneği (AKDER) Başkanı Suat Demirer tarafından yapıldı.
MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar kongre açılışında özetle şöyle konuştu:
“Tüm dünyada akışkan gücü sektörü, kontrol ve otomasyon teknolojileri aracılığıyla pek çok üretim alanında yer alan, makina mühendisliğinin en nitelikli hizmeti üretebildiği önde gelen uygulama alanlarındandır. Hidrolik pnömatiğe ilişkin 15 yıldan beri düzenlediğimiz kongrelerimizle birlikte sektöre olan ilginin arttığını ve kongrelerimizin de bu anlamda daha görünür hale geldiğini söylemek isterim. Kongrelerimiz, ürün tasarımından imalata, kullanım alanlarına, satış ve bakım hizmetlerine kadar üyelerimizin sürecin her aşamasında görev yaptığı sektörün geliştirilmesi ve korunması açısından Odamız ve Hipkon Kongrelerimiz öncü bir rol üstlenmiş ve önemli işlevleri yerine getirmiştir.
Makine imalat sektörünün yanı sıra hidrolik-pnömatik girdilerini, demir-çelik, iş ve inşaat makinaları, otomotiv, savunma, gıda, ambalaj, gemi inşa, sağlık, barajlar, otomasyon ve robot teknolojileri gibi sektörler de yaygın olarak kullanmaktadır. Tüm bu sektörlerdeki dinamiğin makina imalat sektöründekine benzer bir olumsuzlukta olduğunu söyleyebiliriz. Hidrolik-pnömatik sektörünün tüm bu olumsuz havadan etkilenmemesi mümkün değildir. Öncelikle yerli üretim sorunu ve Ar-Ge, teknolojik ve endüstriyel birikimle başlayan bu sorunları sermaye/finansman ve kalifiye işgücü yetersizlikleri ile yüksek girdi maliyetleri, ithal ürünlerin yerli üretime göre pazar paylarının yüksek oluşu ve dışa bağımlılık olarak sıralamak mümkündür.
“Enerji verimliliğine önem verilmelidir”
Makina imalatçılarının, tasarım ve uygulamalarda yerli ürünlere öncelik vermemesi, güven duymaması, dünya pazarında rekabet edebilen yerli üretici sayısının azlığı, üreticilerin sorunları arasındadır. Bunun yanı sıra kalitesi belgelenmemiş, sertifikası olmayan ve haksız rekabete neden olan ürünlerin ülkeye girişinin kontrol edilmesi ve zorlaştırılması için önlem almada ve denetim konusunda harekete geçmede önemli sorunlar yaşanmaktadır.
Sanayide enerji verimliliği, uluslararası rekabet gücü açısından önemli bir unsurdur. Enerjide sürdürülebilirliğin sağlanması, dışa bağımlılığın azaltılması, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi gerekmektedir. İklim değişikliği ile mücadeleye yönelik çalışmalar yapılmalı, enerjinin ve enerji kaynaklarının verimli kullanımının tespiti yapılarak sektörde, hidrolik pnömatik sistem tasarımlarında ve üretiminde, enerji verimliliğine önem verilmelidir. Sistemlerin enerji verimliliği ölçülebilir olmalı, belgelendirilmeli ve teşvik edilmelidir.
“Üretmeye ihtiyacımız var”
Ekonomik gelişim ve kalkınma için üretmeye ihtiyacımız var. Çağı yakalayan, toplumsal faydaya hizmet eden bir üretim kuşkusuz en önemli ihtiyaçlarımızdan biridir. Fakat ne yazık ki, ülkemiz, uluslararası mal ve finans piyasalarına ucuz ithalat cenneti olarak küresel işbölümü içerisinde, montaj sanayinin taşeron bir üreticisi haline gelmiştir. Türkiye’de yerli üretimin artması bugün artık bir zorunluluktur. Bu da kendiliğinden oluşmayacaktır. Burada atılacak öncelikli adım ise kuşkusuz, “Teknolojiyi yalnızca kullanan değil, üreten bir toplum olma” odaklı anlayışını hâkim kılmaktır. Yapısal değişimlerden, eğitim alanındaki gericileşmeyi yok etmeye varana dek ekonominin ve toplumsal yaşamın her alanında ilerici bir dönüşüme ihtiyacımız büyüktür ve acildir.”
Kongredeki tartışmalardan çıkan görüşlerle oluşturulacak sonuç bildirisi ise daha sonra kamuoyu ile paylaşılacak.