Sevgili okurlar, bugünkü yazıma Kartaca Komutanı Hannibal’ın Alpler’de sıkışan ordusuna ilham kaynağı olmuş’ ya bir yol bulacağız, ya da bir yol açacağız’’ sözüyle başlıyorum.
Hepimiz gerek sosyal yaşantımızda gerek iş hayatımızda her zaman birtakım sorunlarla karşılaşırız. Bunların bazıları aksaklık, bazıları sorundur. Her aksaklık ve sorunu zamanında fark edip müdahale etmezsek; aksaklıklar sorunlara, sorunlarda kendi içinde kuluçka yaratıp çoğalarak sorun yumağı haline gelirler. Bu nedenle herhangi bir alanda, herhangi bir aksaklık ve sorunla karşılaştığımızda, ivedilikle gerekli çözümü ortaya koyup müdahale etmeliyiz. Aslında belirleyici olan da herhangi bir sorun karşısında diğerlerinden farklı ortaya koyabileceğimiz çözümlerdir. Aslında hepimiz doğuştan sahip olduğumuz sorun çözümleme becerisini taşımaktayız. Bunun etkin hale gelmesi, yaşadığımız sorunlar neticesinde, elde ettiğimiz tecrübelerle oluşur. Karşılaştığımız sorunları iyi analiz ederek farklı sonuçlar elde ederiz. Bu sonuçları değerlendirdikçe bu alandaki uzmanlığımız da gelişir. Hedeflerimize giden yolda bizi, istediklerimizi yapmaktan alıkoyan sorunlarla karşılaşmamız doğaldır. Bu tür sorunların üstesinden gelmek için yaptıklarımıza sorun çözme süreci diyebiliriz. Bu süreçte başarılı olmamızı sağlayan en önemli unsur; aile, iş ve sosyal hayatımızda geliştirdiğimiz bilgi ve becerilerimizdir. Öğrenme sürecimiz devam ettikçe, içimizdeki doğal yetenekler de paslanmaya başlar. Birçok sorunu belli kalıplar içerisinde algılamaya başlarız. Bunun sonucu olarak sorunların çözümünde, kalıplaşmış yollara başvururuz. En çok tercih edilen yollardan yürürüz. Dış etkenlerin baskısından dolayı da alternatif çözüm yolları aramaktan çekiniriz. Halbuki sorun çözümleme, biyolojik yapımızın hayatımızı devam ettirmeye yönelik, parçalarından biridir ve kendiliğinden gelişen doğal bir süreçtir. Bir sorunla karşılaştığımızda, sorunu anlama, çözüm alternatifleri arama gibi evreleri farkında olmadan yaşarız. Farkında olmama durumu, çözüm yeteneklerimizi geliştirmemizin önündeki en büyük engeldir. Bununla beraber sorunların etkili bir şekilde çözülmesine yönelik teknikleri bilmeyişimiz, aslında var olan çözümleme yeteneğimizi, zihnimizin karmaşık labirentinin ulaşılmaz noktasına kitler. Bazı sorunların çözümü için kısa zaman ve biraz gayret yeterliyken, bazıları için daha fazla gayret, zaman ve detaylı çalışma gerektirir. Sorunların çözümü konusunda farkında olmadığımız veya yeterince kullanamadığımız, yeteneğimizin varlığını hatırlatmak, onu yeterince etkili kullanmak için şu süreçleri geliştirmemiz gerekmektedir.
• Sorun çözme süreci ve evreleri
• Doğal yeteneklerimizi engelleyen faktörler
• Sorunları daha etkili fark etme ve tanımlama
• Değişik türde sorunlar için değişik çözüm alternatifleri üretme
• Geniş çözüm seçeneği oluşturma
• Çözümleri etkin bir şekilde değerlendirme ve en uygun olanı belirleme.
• Çözümlerin uygun ve doğru bir şekilde uygulandığından emin olma Sorunlar karşısında etkili olabilmek, sorunlara etkin çözümler getirebilmek ve sorun çözücü olabilmek birçok alanda avantaj sağlar, bunların bazıları şunlardır:
• Bazı sorunları önceden görüp, gerekli önlemleri almak
• Sorunları daha hızlı ve daha kolay çözebilme
• Çalışma performansını artırıp, iş ilişkilerini geliştirmek
• Yaşamın kilit noktaları üzerinde daha fazla kontrol sahibi olma
• Fırsatlar ortaya çıkarıp, bunlardan yararlanma
• Kişisel tatmin ve güveni arttırmak. Sorun çözümlenmesi, işlerin iyi gitmediğinde veya istediğimiz düzeyde olmadığı durumlarda, başvuracağımız önemli bir kaynaktır. Böylece hem kendimizi geliştirme fırsatı bulur, hem de ortaya çıkacak fırsatı değerlendirme şansı buluruz. Her sorun kendi içinde bir fırsatı barındırır. İş dünyasında acımasız bir rekabet vardır. Böylesi bir ortamda bireylerin sürekli kendilerini geliştirmesi gerekir. Dönemin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde kendimizi geliştirmemiz, bizi rakiplerimiz karşısında üstün kılacaktır. Sorunların çözümlenmesiyle kazanacağımız tecrübe ve yetenekler, iş dünyasında fark yaratacak fırsatları yaratmamızı da sağlayacaktır. Çözümü etkin kullanmanın en büyük avantajlarından birisi de, gelişmeleri okuyarak önleyici tedbirlerle, gelecekte ortaya çıkabilecek sorunları bertaraf etmektir. Her kriz kendi liderini yaratır. Her şey normal seyrederken herkes yönetebilir. Fark kriz varken çözüm üretebilmektir. Farkı da orada yaratabiliriz. Rakiplerle arayı açacağımız kulvar da burasıdır. Liderlik; sorunları görebilmek, önlem alabilmek ve gerektiğinde en etkili çözümü herkesten önce yaratabilmektir. Özetle böylesine uzun ve önemli bir konuyu burada tam olarak anlatmamız mümkün değil. Sorunlar hep olacaktır ancak bu sorunlar farklılık ve fırsatlar yaratmaya devam edecektir. Uygun teknikler kullanmadıkça, sorunlar ve fırsatlar fark edilmeden geçip giderler. Sorun ne olursa olsun mutlaka bir çözümünün olduğunu bilmemiz ve ona ulaşmak için her türlü gayret ve iradeyi göstermemiz gerekir. Sorunu çözmek için öncelikle kendimize soracağımız bir soruyla başlamak gerekir. Bizler ‘’sorunun bir parçası mı, yoksa çözümün bir parçası mıyız? ‘’Sorunun teşhisini doğru koyarsak, gömleğin ilk düğmesini doğru ilikleyip yola çıkmış oluruz. Çözüme giden yol belki de kendi eksikliklerimizden kaynaklanıyordur. Çözümün yolu kendimize öz eleştirisel bir yaklaşımla başlar, kararlılık ve doğru yöntemlerle son bulur. Başarılarda gururu yenmek, felaketlerde ümitsizliğe direnmek demektir.
Candan GENCEROĞLU