Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren Balkan coğrafyasında yaşayan Rumeli Türkleri savaşlar ve göçlerin gölgesinde yaşamak zorunda kalır. Bu zor şartlarda yaşayan Türk ailelerinden biri de Tuna Nehri kenarındaki sevimli Rusçuk kentinde yaşayan Keser ailesidir. Özellikle 2. Dünya savaşı sonrasında artan baskılardan bıkan Sali Keser ve eşi Emine Keser anavatana göç etmeyi düşünmeye başlar…
1950 yılında Bulgaristan ve Türkiye arasında imzalanan göç antlaşması Keser ailesinin umudu olur. Antlaşmadan faydalanan Keser ailesinin lideri Sali Keser, üç oğlunun en küçüğü Mustafa Keser ve eşi Hatice Keser’i ülkenin yaşam şartlarını öğrenmeleri için Türkiye’ye gönderir. Amacı daha sonra hep birlikte anavatana göç etmektir. İstanbul’a gelen Hatice ve Mustafa Keser çifti, Beyazıt Kalenderhane Sokak’ta ahşap bir eve yerleşir. Bulgaristan’da makine teknisyenliği ve tornacılık eğitimi alan ve birkaç yabancı lisan bilen Mustafa Keser ilk olarak Sirkeci’de bir torna atölyesinde çalışmaya başlar. Bulgaristan’da öğretmenlik eğitimi almış olan ve birkaç yabancı dil bilen Hatice Keser de kısa bir dönem öğretmenlik yapar. Bu arada çiftin ilk çocuğu Altan Keser, 1951 yılında dünyaya gelir. Keser ailesi daha sonra 1954 yılında ABD’den gelen Marshall yardımlarıyla yapılan Gaziosmanpaşa Yıldıztabya semtindeki göçmen evlerine yerleşir.
Özen Torna ile başladılar
1954 yılına gelindiğinde Mustafa Keser, kendisi gibi Bulgaristan’dan göç ederek gelen İsmet Dayan ile birlikte ilk iş yerini açar. Sirkeci’de Gülhane Parkı duvarına bitişik 12 metrekarelik bu atölyede, Türkiye’nin ilk motorlu briket makinesini üretmek için çalışmalara başlarlar.
Mustafa Keser ve ortağı İsmet Dayan, birlikte açtıkları bu küçük torna atölyesine ‘Özen Torna’ ismini verirler. Bu ismi vermelerinin nedenini, yaptıkları işe gösterdikleri özen olarak açıklıyor Ertan Keser. Özen Torna’nın kurulduğu yılın ekim ayında, Keser ailesinin ikinci oğulları Turhan Keser dünyaya gelir. İki meslektaş zorlu bir sürecin ardından, Türkiye’nin ilk motorlu briket makinelerini üretmeye başlar.
1960 yılına kadar işleri iyi gider ve piyasada tanınmaya başlarlar. 1960 devriminden sonra tüm Türkiye’de kriz başlar ve İsmet Dayan ortaklıktan ayrılarak bir başka sektöre geçer. Tek başına kalan Mustafa Keser yoluna devam ederken 1961 yılında Keser ailesinin üçüncü çocuğu Ertan Keser dünyaya gelir. 1963 yılında Mustafa Keser’in topuğunda nasıra benzeyen bir yara ortaya çıkar ve çok geçmeden bu yaraya kanser teşhisi koyulur. Mustafa Keser tedavi için daha önce Türkiye’den göç edip Almanya’ya yerleşmiş olan aile dostları Şemsi Bey ve eşi Madam Greta’nın da yardımları ile Almanya’nın München şehrine gider. München’deki hastanede 3 ay tedavi gören Mustafa Keser, herhangi bir olumlu sonuç alınamayınca Türkiye’ye döner. Dönüşünden birkaç ay sonra 18 Ağustos 1964’te henüz 37 yaşındayken hayata gözlerini yumar.
Zorluklar içinde verilen mücadele
Mustafa Keser’in vefatının ardından Keser ailesi için zor günler başlar. Çocuklar annelerinin çalışmasını istemezler ve ailenin en büyük oğlu olan Altan Keser, 1965 yılında tahsil hayatına ara vererek babasının işini devam ettirmek zorunda kalır. Hâlihazırda mesleki eğitimi olmadığından çok zor şartlarla mücadele etmeye başlar. Çoğu zaman gündüzden gelen işleri kendi imkânları ile yapamayan Altan Keser, babalarının eski ortağı İsmet Dayan ile birlikte gece yarılarına kadar çalışarak, ailenin geçimini sağlamaya çalışır. Ekonomik sıkıntılarla boğuşan Keser ailesinin ortanca oğlu Turhan; öksüz, yetim ve kimsesiz çocukların okuduğu Küçükyalı Devlet Parasız Yatılı Okulu’nda tahsil hayatına devam eder. Henüz 10 yaşında olan Turhan Keser, Gaziosmanpaşa’daki evlerinden Küçükyalı’daki okuluna hafta sonları tek başına gidip gelerek, yol parasından dahi tasarruf sağlanmaya çalışır.
Bu sırada en küçük kardeş olan Ertan henüz 3 yaşındadır ve aile ona babasızlık duygularını yaşatmama çabası içindedir. Bu arada Hatice Keser’e babasından miras kalan göçmen evi habersiz olarak satılır. Hatice Keser satılan evden ancak küçük bir pay alabilir. Zaten gelen para da geldiği gibi borçlara gider. Hatice Keser aileyi ayakta tutmak için terzilik yapmaya başlar. Çocuklar ise okuldan artan zamanlarında o dönemde yapabilecekleri her türlü işte çalışırlar. O günlerden bahseden Ertan Keser, “Eve 50 gram kıyma, sana yağın dörtte biri ya da 50-100 gram külah içinde zeytin alındığını hatırlıyorum ama bu durum bizi birbirimize kenetledi.” diyor.
Keser ailesinin ilk sanayi adımları
Keser ailesinin Sirkeci’deki atölyede başlayan sanayi yolculuğu, 1968 yılından itibaren kriko imalatı ve tamiratı ile devam eder. Bu dönemde, iş ortaklarıyla bazı sıkıntılar yaşarlar ve Altan Keser bu sıkıntıları tek başına göğüsler. 1971 yılına gelindiğinde Altan Keser’in askerliği çıkar fakat Turhan Keser henüz öğrencidir ve işi öğrenmek için fazla bir süresi kalmamıştır. O da mecburen tahsiline ara veriri ve ağabeyi Altan Keser’den işi öğrenerek atölyeyi çalıştırmaya başlar. Altan Keser, iki yıllık askerliğini tamamladıktan sonra tekrar işlerin başlına geçer, bir yıl sonra da kardeşi Turhan askere gider. Bu dönemde Altan Keser, Seval Keser ile sade bir nikâh töreni ile evlenir.
Bu zaman zarfında Ertan Keser de büyümüş, 14 yaşına gelmiştir. Ertan Keser de ağabeyi Altan Keser e yardımcı olabilmek için tahsil hayatına kısa bir süre ara verir ve çalışmaya başlar. 1974 yılında Altan ve Ertan kardeşler, babalarından inşaat halinde kalan Topkapı Sanayi Sitesi’ndeki atölyeye Sirkeci’deki işyerlerini taşır ve bir torna daha alırlar. Ve böylece 1974-75 yıllarında servis ve garaj makineleri üretimine başlanır. 1975 yılı sonunda Turhan Keser’in de askerden dönmesiyle üç kardeş daha güçlü olarak işe koyulurlar. Artık daha büyük yatırımlara başlamanın zamanı gelmiştir…
İşlerle birlikte aile de büyüyor
İlk olarak garaj krikosu, daha sonra lastik sökme takma makineleri ve ondan sonra da hidrolik şişe tipi kriko üretmeye başlarlar. İşler büyürken aynı zamanda aile de büyümektedir. Altan Keser’in ilk çocuğu Funda Keser 1975; ikinci çocuğu Mustafa Keser ise 1980’de dünyaya gelir.
1978 yılına Turhan Keser Sevinç Keser ile hayatını birleştirir. Turhan ve Sevinç çiftinin ilk çocukları Figen 1979, ikinci çocukları Erkan Keser ise 1983 yılında dünyaya gelirler. Keser kardeşler, 1980’li yılların başlarında, mamullerini Türkiye pazarında tanıtıp pazarlayabilmek için başta İzmir fuarı olmak üzere çeşitli yurt içi fuarlara katılırlar. Yeni makineler alarak imalatlarını güçlendirirler. İlk kez 1989 yılında, İtalya’nın Bologna şehrinde ziyaretçi olarak gittikleri fuara, ilerleyen yıllarda katılımcı olarak gitmeye başlar Atek Makina. İlk ihracatlarını da Balkan ülkeleri ve Türk cumhuriyetlerine yaparlar. Aynı zamanda bir satış mağazası açarak, kendi ürettiklerinden farklı ürünleri de pazarlamaya başlarlar. Altan Keser pazarlamaya; Turhan Keser finans, ithalat ve ihracata; Ertan Keser ise üretime bakar ve işleri geliştirirler.
Özen Torna’ Atek Makine’ olur
1981 -1983 yılları arasında Ertan Keser askerlik görevini yerine getirir ve ekibe tekrar katılır. Artık Altan, Turhan, Ertan keser kardeşlerin önlerinde başka engel kalmamıştır. İlk olarak, babalarından kalan ‘Özen Torna’ ismini, dünyada daha bilinir bir isim olabileceğine inandıkları isimlerinin baş harflerinden oluşan ‘Atek Makine’ olarak değiştirirler.
Bu süreçte Ertan Keser, yarım bıraktığı tahsilini tamamlar ve yabancı lisanlarını geliştirir. Ertan Keser 1987 yılında Selmin Keser ile evlenir ve 1988 yılında Peker, 1993 yılında İlter Keser adlarında iki oğlu dünyaya gelir. Gelişimine devam eden Atek Makina, 1993 yılında Bayrampaşa’da şirket genel merkez ve satış mağazasını; 1996 yılında ise Hadımköy’de son sistem CNC makinalarından oluşan fabrikasını kurar. Bu arada Funda Keser finans eğitimi alır ve firmanın muhasebe ve finans müdürü olur. Figen Keser ihracat müdürü, Erkan Keser’de mağaza ve iç piyasa satış ve pazarlama müdürü olur. Mustafa Keser’de fabrika üretim ve planlama müdürü olur.
2001 yılında ekonomik kriz başladığında çalışanlarından kimseyi çıkartmadıklarını belirten Ertan Keser, “İşsizliğin, parasızlığın, sıkıntının ne olduğunu iyi biliyoruz, o yüzden kimseyi çıkartmak istemedik. İhracata ağırlık vermemiz gerektiğini anladık ve Bulgaristan’ın Plovdiv şehrinde ‘Atek Machina’ adlı bir satış merkezi açtık ve bu sayede krizi atlattık.” diyor.
Aile Ana Yasası ve Aile birlikteliğinin önemi
Bu günlere birbirlerine bağlılıkları sayesinde gelen üç kardeş, çocuklarının da aynı duyguları anlaması için çok sıkı bir Çekirdek Aile Anayasası ‘ Büyük Aile Anayasası Ve Şirket Anayasası hazırlamışlar. Bu ana Yasaların hazırlanması 9- 10 sene gibi bir zaman aldı. Ve halada ihtiyaçlardan doğan isteklerden dolayı güncellemeler deven ediyor. Çocuklar 11 yaşından itibaren iş yerine getiriliyor ve böylece üçüncü jenerasyonun da işin içinde büyümesi sağlanıyor. Yine aile anayasası kapsamında, çocuklara birbirlerinin yakın evler alınarak belli bir süre birlikte yaşamaları sağlanıyor. Gelin ve damatların şirket içinde çalışamıyorlar ve şirketle herkese bir oy hakkı tanınıyor. Herkesin konumu, maaşı ve performans primleri yazılı olarak belirlenerek eşitlikçi bir yapı kurulmuş.
İş ve yaşam prensiplerinin önemi
Ticaretteki en önemli prensiplerinin güvenirlilik olduğunu belirten Ertan Keser, “Kendimize yapılmasını istemediğimizi başkasına yapamayız. Biz nasıl ki aldığımız malın iyi ve garantili olmasını istiyorsak, müşterilerimiz de bizden aynı şeyleri bekler” diyor. 15 yıl önce Made in Turkey imajının müşteriyi uzaklaştırdığını ifade eden Keser, “Artık bu durum değişti. Dün malımızı almamak için çeşitli sebepler ortaya atan yabancı müşterilerimiz, artık sıra bekliyor. Güvenilirlikte İtalyan ve Alman rakiplerimizle ayni platformdayız diyor.
Kardeşlerin Sosyal paylaşımı
Klasik Türk sanat musikisi Keser kardeşlerin en büyük hobileri. Altan ud, Turhan kanun, Ertan ise keman çalıyor. Yeşilyurt Spor kulübü Musiki korosunu kuran kardeşler, sosyal yardım amaçlı olarak birçok vakıf ve hayır kurumu için konserler düzenliyor. Son yıllarda yurt dışı faaliyetlerinden dolayı Yeşilyurt Spor kulübündeki çalışmalarına ara vermek zorunda kaldıklarını belirten Ertan Keser, “Şu an Bulgaristan’da Bultiş (Bulgar ve Türk işadamları) derneğinin yönetim kurulundaki faaliyetlerinin yanında, kültür faaliyeti olarak kimsesiz çocuklar yararına çeşitli konser ve etkinlik yapmaya devam ediyoruz.” diyor.
“Özkaynağa Dayalı Eğitim bursu ve Ar-Ge” stratejisi ile teknoloji geliştirme başarısı
Atek Makina’yı, kendi alanında dünya liderliği hedefine taşıyan başarının ardında, “Öz kaynağa Dayalı Ar-Ge” stratejisi ile teknoloji geliştirme çabası yatıyor. Atek Makina Araştırma – Geliştirme ekibinin, yöneticileri de dahil olmak üzere büyük bölümü, “Endüstri Meslek Liseleriyle Öz kaynak Geliştirme Projesi” kapsamında, öğrencilik yıllarında şirkete katılanlardan oluşuyor. Atek tarafından 1983 yılından itibaren kurumsallaştırılan proje kapsamında, İstanbul’da 10’dan fazla endüstri meslek lisesi müdürlüğü tarafından her yıl seçilen öğrenciler değerlendirmeye alınıyor. Öğrencilerle yapılan mülakatlar sonucunda, şirket yönetimi tarafından kabul edilenler, okulları ile birlikte haftanın birkaç günü Atek Makina’da çalışmaya başlıyor. Lise yıllarında şirket tarafından kendilerine verilen eğitim bursu, üniversiteyi kazanmaları halinde, Atek’te çalışmaya ara vermelerine rağmen, yüksek öğrenimleri bitene kadar artarak devam ediyor. Eğitim bursu alıp, Atek şirket kültürü ile yetişen endüstri meslek liselerinin erkek mezunları, üniversiteyi kazanamazlar ise, lise sonrasında ya da üniversiteden mezun olup askere gittiklerinde, şirketin maddi desteği ‘askerlik yardımı’na dönüşerek her ay karşılıksız biçimde devam ediyor. Erkek ya da kız endüstri lisesi mezunlarından Atek Makina bursu ile okuyanlar, standart iş başvurusu prosedürüne gerek duyulmadan iş hayatına Atek Makina’da başlayabiliyorlar. Aynı süreç, Atek Makina’yı kuran Keser ailesinin üçüncü kuşağından itibaren, şirkette çalışacak sonraki kuşaklarına da uygulanıyor. Atek bursu ile okuyan endüstri meslek lisesi mezunları, başka şirketlerde ya da başka alanlarda çalışmayı seçseler de, şirket ile olan bağları kopmuyor ve Atek Makina’nın şirket dışında işbirliği yaptığı “güven networkü”nü oluşturuyorlar.
Özerk Ar-Ge yapılanması ile yeni teknolojilere dönüşen çılgın fikirler
Çok genç yaşlardan beri birlikte çalışan ve Atek Makina’yı bir aile şirketi olarak bugünlere getiren 3 kardeş, büyük önem verdikleri teknolojik gelişmeyi özgürleştirmek amacıyla, Ar-Ge Bölümü’ne “özerklik” tanımış. Kendileri de dâhil, şirket üst yönetiminden hiç kimsenin Ar-Ge Bölümü’nün günlük iş akışına müdahale edemediğini belirten Ertan Keser, “Ar-Ge Bölümü günlük iş planını, özgürce kendi yapısı içinde belirliyor. ‘Çılgın Fikirler Tablosu’ uygulamamız ile tüm çalışanlarımızın Ar-Ge bölümüne yeni fikirler sunmasını sağlıyoruz. ‘Çılgın Fikirler Tablosu’ adlı panoda herkes fikirlerini paylaşıyor. Üretime dönüşme zamanı henüz gelmemiş fikirleri çöpe atılmayıp saklıyoruz. ‘Aracın içinde, ilk kamyon lastik sökme takma makinesi’ gibi, ortaya atılışından birkaç yıl sonra üretilebilir hale gelenler, Atek Makina’nın teknolojik yenilikleri arasına katılmış oluyor.” diyor.
97 çeşit makina üretimi, 6000 çeşit ürün
Atek Makine bugün Hadımköy’de bulunan son teknolojiye sahip modern tesislerinde, ISO-9001, CE ve dünya standartlarında diğer kalite güvenlik belgelerine sahip, lastik servis makineleri ve hidrolik kriko üretimi gerçekleştiriyor. Atek Makina’nın üretim konuları arasında, Jant Düzeltme, Temizleme ve Parlatma Sistemleri’nden, Lastik Sökme Takma Sistemleri’ne, Rot ve Balans Makineleri’nden Lastik Şişirme Saatleri ve Hava Makaraları’na kadar 97 farklı çeşit makine yer alıyor. Atek Makina, kendi markalarının yanında, birçok dünya markasının, geniş coğrafyalarda distribütörlüğünü yürütüyor. 76 ülkede 106 satış noktasında satışa sunduğu 6000 çeşit ürün ile Atek Makina, garaj ve servis ekipmanlarında dünya liderleri arasında yer alıyor.
Büyümenin yeni önemli adımı Atek Lift
Atek Makina, hidrolik alanındaki deneyimini 2012 yılında kurduğu ‘Atek Lift Hidrolik Kaldırma Sistemleri’ ile taçlandırmış. Farklı araç tipleri için 300 kilogramdan 3000 kilograma kadar kaldırma kapasitesine sahip hidrolik arka kapak liftleri sunan Atek Lift, Atek Makina’dan Atek Group’a doğru atılmış en önemli adımlardan biri olmuş. Atek Lift, sanayi ve ticaret sektörüne sunduğu çözümlerle birlikte, otobüsler için ürettiği ‘Engelli Yolcu Liftleri’ ile kurumsal sosyal sorumluluk bilinciyle, öncülük üstlenmiş. Ayrıca 2013 yılından sonra Atek Lift firması Atek Forklift ithalatı ve daha sonrada imalatını yapmayı planlıyor.
Atek’in Avrupa’ya doğudan açtığı turizm kapısı; City Hotel Plovdiv
Atek Group, 2012 yılında açtığı ‘City Hotel Plovdiv’ ile Bulgaristan’daki yatırımlarına, turizmi de eklemiş. 90 yataklı 43 lüks odaya sahip ‘City Hotel Plovdiv’ ile Atek Group, bu topraklardaki kültür hazinelerimizi Türkiye’ye tanıtarak, iki ülke arasında gelişecek ilişkiler yoluyla, Avrupa’nın doğusundaki büyük iş fırsatlarını harekete geçirme misyonunu da üstlenmiş. Ayrıca Atek Group City hotelin bünyesinde Bulgar ve Türk işadamları derneği BULTİŞ ana merkezi olup tüm toplantılara ve görüşmelere ev sahipliği yapıyor. Ertan Keser, “Bulgaristandaki City Hotel Plovdiv bizim çıraklık projemiz, kalfalık projemiz ise İstanbul’da iş insanlarının rahatına uygun bir otel projesi gerçekleştirmek.Bu proje, ustalık projelerimizin de zeminini oluşturacak.” diyor.