Geçtiğimiz haftalarda ARÜSDER tarafından düzenlenen İkinci Araç Üstü Ekipman Fuarı’ndan söz etmek istiyorum size dostlar; çünkü bu fuarda çok çarpıcı görüntüler vardı. Hadi başlayalım…
Malumunuz; bu fuar bir “İhtisas Fuarı” idi. Yani, nedir bu “İhtisas Fuarı” diye soracak olursanız, Yanisi şudur:
“Yalnızca düzenlendiği konuda üretilen malların sergilenmesine izin veren, geniş halk kitlelerinden ziyade işadamlarını yüz yüze getirmeyi amaçlayan ve bu amacına ulaşan daha dar kapsamlı bir fuar” şeklinde tanımlayabiliriz. Dolayısıyla, tanımı ve kapsamı gereği, on bine yakın ziyaretçinin gezmesinin beklenemeyeceği, milyon liralık satışların yapılacağı, sonuçların akşamdan sabaha alınabileceği bir fuar değildi.
Nitekim; ziyaretçi sayısı, on bin civarında değildi belki ama binlerce ziyaretçinin beğenisine mazhar olundu. Hele ki, geçen sene yapılan ARÜSDER ’11 Fuarı’yla kıyaslanacak olursa; neredeyse üç katından fazla bir insan trafiği yaşandığına, fuarda bulunan herkes şahitlik etti. Yaşanan aksiliklere karşın üstelik. Neydi bu yaşanan aksilikler? İlk başta, havayolu grevi dolayısı ile yüz yirmi dört uçak seferinin iptal edilmesi… Evet, doğru okudunuz. Bu kadar fazla seferin iptali sonrasında, fuara gelmek için yola çıktıkları halde, sırf bu yüzden geri dönenler olduğunu üzülerek duyduk. Bununla da bitmiyor. Bir de Türkçe Olimpiyatları vardı. Bütün araç girişlerinin kapatıldığı, onca aracın yarattığı karmaşada, bir yandan içeri girememek öte yandan sıkışmışlık-sıkılmışlık merkezli olumsuz duyguların hakim olduğu bir ortamda, geri dönüşlerin yaşanması bizleri, ciddi anlamda zor duruma sokmuştur.Ancak; son iki günün telafi edici biçimde dolu dolu geçmesi moralleri düzeltmiştir. Aslını isterseniz, henüz ikinci yaşına basan fuarın bir başarısı da iki yıl göz önüne alındığında katılımcı firma sayısındaki artıştır. Tek holde başlayan fuar, bu yıl iki holde gerçekleştirilmiştir. Bununla beraber, ARÜSDER ’12’de geçen yıla nazaran, daha renkli görüntüler ortaya çıkmıştır.
Fuarda öne çıkan en önemli husus ise; bazı ürünlerin ilk kez bu fuarda görücüye çıkmış olmasıdır.Yerli üretim ürünler, enerji tasarrufu sağlayan yeni sistemler veya değişik enerjiler kullanan makineler, bu fuarın, en başta yaptığımız ihtisas fuarı tanımlamasına ne kadar uygun olduğunun açık bir göstergesidir. Sayın Ahmet Bazmanoğlu’nun, bu konuya ilişkin söylediği güzel bir sözünü kendisinin izniyle paylaşmak isterim; “Bu fuarda kendi markamla gurur duyduğum kadar, rakiplerimle de gurur duydum” Erdemli kişiliğin, deneyimli, uzman iş adamı kimliğiyle bileşiminden doğan bu söz, beni çok ama çok mutlu etti. Zira, tüm katılımcı firmalar tam bir fuar bilinci ile yerlerini almışlardı. Stantları, imalatları, görsel zenginlikleri, ikramları, kadroları aklınıza gelebilecek pek çok şey, eksiksiz olarak ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Dolayısıyla, bu anlamda söylenebilecek pek bir şey yoktu; fakat bir husus var ki; asıl o noktayı gözden kaçırıyoruz sanıyorum.
Bakınız dostlar, hepimiz belki sayısız yurt dışı fuarına tanıklık etmişizdir. En son Almanya’da yapılan IFAT, bu durumun en canlı örneğidir. Mazisi çok eski yıllara dayanan bu fuarı; 2012 yılında, neredeyse iki yüz elli bin kişi ziyaret etmiştir. Katılan firma sayısına ve ziyaretçi sayısına bakıldığında, firma başına en az yüz ziyaretçi düşüyor. Burada, iki önemli hususun altını çizmek gerek; öncelikle bir fuarın başarısında, geçmişi ve bir geleneğe sahip olmasının önemi ile katılımcı firmaların fuar organizasyonundaki etkinliği. İşte bu noktada, ARÜSDER kendi özeleştirisini yapmakta ve gelecek yıllarda düzenlenecek olan fuarlar için gerekli tedbirleri almaktadır; ancak firmalarımıza da bu noktada çok önemli görevler düşmektedir. Kaç adet davetiye dağıttıkları, fuara ne kadar ziyaretçi getirebildikleri, kendi ölçeklerinde fuara katılımcı çekmek için ne kadar çaba harcadıkları da üzerinde düşünülmesi gereken hususlardan bazılarıdır. Elbette esas olarak sorumluluk, fuarı düzenleyen organizasyon firmasınındır. Bunu inkar etmek niyetinde değilim. Ama dostlar, bu fuar özelliği gereği biraz farklı…Farkı nedir?
Farkı şudur: bu fuar, bizim derneğimizin, ARÜSDER’in fuarıdır. Yani, aslında bu fuarda, hepimiz ev sahibi sayılırız. ARÜSDER’de olduğu gibi. Nasıl ki; derneğimizde, hepimiz birer yönetici, birer başkan, birer parça isek, fuara da böyle bakmalıyız. Eleştirmek elbette hepimizin hakkı; ama geliştirmek için de çaba göstermek gerek. Alt tarafı bir yemek parası sayılabilecek aylık aidatlar ödenmezken, yapılanı karalamak olmamalı eleştirinin adı. Eksik olan yerde herkesin hakkı, işin gereğidir eleştiri, kabul etmeyen ise hem sorumlu hem de sorunludur sonuçtan. Ama adil olunabildiği sürece… Demem o ki dostlar; bizlere düşen bir olmak iri olmak, diri olmaktır. Büyüyen bir organizmanın giderek daha çok şeye ihtiyaç duyacağını bilmeliyiz. Tıpkı bir bebek gibi.
Çocuk sahibi olanlar bilir; bir bebek dünyaya geldiğinde, başta bir biberon ve süt hayatta kalması için yeterlidir; ancak onun da gün geçtikçe artacaktır istekleri. Öyle ya, o da can ve o da yaşamak için bir şeylerle beslenmeli. Bir anten misali kullandığı tek parmağı neyi işaret ediyorsa o dur onun gereksinimi. Kimi zaman bir yudum su, kimi zaman da biraz mama…Kimi zaman anne kucağının sıcaklığı, kimi zaman baba şefkati. Gün gelip ayaklandığında minicik elini tutturmak ister düşmemek için…Kendini güvene alması gerekir. Ayaklandı mı bir kere koşarcasına getirmeye çalışır gerisini. Karnı tok, içi rahatsa. . Nasıl olsa, düşeceği zaman tutanı olacağına duyduğu güvenle. Gerisi?
Gerisi kolay dostlar…Eğitimle, deneyimle gelir gerisi, yeter ki; ayaklanana kadar karnı tok kendisi güvende olsun.
ARÜSDER’i de, fuarı da tıpkı bir bebek gibi düşünmeliyiz. Sizlere duyulan, sizlerden alınan güvenle yürüyecek. İlginiz, emeğinizle güçlenecek. Yeter ki, emek koyalım… İyi niyetle gücümüze güç katmaya çalışalım ve en önemlisi inancımızı hiçbir zaman kaybetmeyelim.
İnanıyorum ki; fuarımız, gelecek sene çok daha başarılı olacaktır. Bunu bana söyleten kuru kuruya duyduğum bir güçlü güven değil, sizlersiniz dostlar. Bu işe ömür vermiş, inanmış büyüklerimiz.
Güvenmekten vazgeçmeyen, inancı, emeği ve umuduyla varlığını ortaya koyan ve yarını aydınlatmaya çalışan tüm dostlara gönül dolusu teşekkürler…